‘ORDU'NUN % 74'Ü MADENLERE RUHSATLIDIR’

Basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi,; ‘ Dünya Çevre Günü 1972 yılında BM tarafından ilan edilerek her Haziran ayının beşinde tüm Dünya da farkındalık yaratmak için kutlanıyor. Bizler Fatsa Doğa ve Çevre Derneği olarak bugün için bölgemizde yaşanan gelişmeler konusunda kamuoyunu aydınlatmak istiyoruz. Fatsa Doğa ve Çevre Derneği olarak yapmış olduğumuz tüm çalışmalar da Ordu ve yöresinin IV. Grup madencilik faaliyetleri, özellikle altın madenciliği ile nasıl bir tehdit ile karşı karşıya kaldığını; bilimsel çalışmalarla, raporlarla ve araştırmalarla ortaya koymaya ve bunu basına, yöre halkına, fındık üreticilerine, siyasi parti temsilcilerimize ve kurumlarımıza anlatmaya çalıştık ve çalışmaya devam ediyoruz. Geldiğimiz nokta Fatsa’nın sorunu olarak düşünülen madencilik faaliyetlerinin önümüzdeki yıllarda Ordu ilinin tamamı için bir tehdit oluşturduğu ve yaratabileceği olumsuz etkiler TEMA vakfının yapmış olduğu çalışma ile gözler önüne serilmişti. Maalesef bölgemiz hala tarımı ve su kaynaklarımızın geleceği konusunda büyük bir tehdit oluşturan maden ruhsatlandırma çalışmalarından kurtulabilmiş değildir. Ordu'nun % 74'ü Madenlere Ruhsatlıdır. TEMA Vakfı Ordu İli madencilik raporunda açıkça belirtildiği üzere,; zengin canlı tür çeşitliliği, su varlığı, doğası, tarım alanlarıyla öne çıkan ve Türkiye fındık ihracatının merkezi olan Ordu ilinin %74’ü madenlere ruhsatlıdır ve Ordu ili özelinde IV. Grup madenlere ilişkin hazırlanan çalışmanın ilk bulguları bölgenin 435 maden ruhsatına bölündüğü ortaya çıkmıştır. “Ordu’nun %74’ü IV. Grup maden ruhsatları ile ruhsatlandırılmıştır. · 8 ilçede ruhsatlılık oranı %90’ın üzerindedir. Fatsa, Çatalpınar, Çamaş, Gülyalı, Gürgentepe, Kabadüz, Karataş, Ulubey ruhsat oranlarının % 100’e yaklaştığı ilçelerdir. · Ordu’da bulunan uluslararası koruma kriterlerine göre belirlenen ve nadir flora ile fauna barındıran, dünya ölçeğinde önemli ekosistemler olan Önemli Doğa Alanları’nın %80’i madenler için ruhsatladırılmıştır. · Önemli Doğa Alanları’ndan biri olan Giresun Dağları’nın tamamı madenlere ruhsatlıdır. · Orman alanlarının %65’i madenler için ruhsatlandırılmıştır. · Tarım alanlarının %76’sı madenler için ruhsatlandırılmıştır. · Meralarının %64’ü madenler için ruhsatlandırılmıştır. Rapora göre, Ordu ilinin zengin canlı tür çeşitliliği, su varlığı, doğası, tarım alanlarıyla öne çıkan ve Türkiye fındık ihracatının merkezi olduğu vurgulanmasına karşın bu uygulamalar devam etmektedir. Fatsa ilçesinde Ağır Metal kirliliği bulguları, kalıcı kirletici etkilerin varlığını ortaya koymaktadır. Fatsa ilçesinde yapılan altın madenciliği ile yaşanan olumsuz etkiler gün geçtikçe su yüzüne çıkmaya başlamış ve Ordu ilinin nasıl bir tehdit ile karşı karşıya kaldığı gerçeği tam karşımızda durmaktadır. Bilindiği üzere Madencilik faaliyetleri ilk olarak kesilen orman ve tarım arazilerini yok etmektedir. Yegane temiz su üreticisi olan ormanlar yok edilmekte, yapılan sondaj çalışmaları yeraltı sularına zarar vermekte ve tatlı su havzalarının yapısını bozmaktadır. Altın madenciliği işlemlerinde kullanılan siyanür ise zehirleyici özelliği dışında bilinen en etkili çözücü madde olarak tüm metalik madenleri altın ile birlikte sıvılaştırarak çözündürmektedir. Arsenik, Cıva ve Kurşun gibi ağır metaller atık/çöp olarak açık liç alanlarında bırakılırken altın gibi değerli metaller alınmakta liç alanında kalan Siyanür ve Ağır metaller Asit Maden Drenajı denilen felaketlere neden olabilmektedir. Bu alanlardan kaynaklı ağır metal kirliliği akademik çalışmalarla, bağımsız bilirkişilerce ve yine şirket beyanları ile tespit edilmiş ve kamuoyu ile defalarca paylaşılmıştır. Halbuki; Türkiye Dünya fındık üretiminin %70-75 ini karşılamakta ve yine Ordu ilimiz ortalama değerlerle 200.000 tonu geçen fındık üretimi ile Türkiye üretiminin %30 unu tüm Dünya fındık üretiminin ise % 20 sini karşılamaktadır. 2010 yılından itibaren ortalama 8,20 USD fiyatla ihraç edilen 1 kg iç fındık yine Türkiye ye, 2,5 milyar USD gelir sağlamaktadır. Yine bölgemize özgü Kestane ağaçlarından elde edilen Kestane balı ve ülkemizin en fazla bal üretilen ili olması tarımsal zenginliklerimizin sadece bir kaçıdır. Tarımsal üretim yerine tek seferlik zenginlikler ülkemizi ve bölgemizi bir yere götürmeyecektir. Kaybetmek üzere olduğumuz doğal zenginlikler, tarımsal üretim ve temiz su kaynakları ile toplumsal zenginliklerimiz ve sosyal etkiler düşünüldüğünde bölgemiz için yıkım kaçınılmaz olmaktadır. İklim değişiklikleri özellikle Karadeniz bölgesinde yağış/yağmur formunu değiştirmiş ve iklim kaynaklı felaketler daha sık yaşanmaya başlanmıştır. Karadeniz bölgesi iklim değişikliklerinin açıkça gözlenebildiği bölgelerimizden biridir. Yıllık ortalama 14-16 C ve 110 mm yağış alan bölgemizde Karadeniz suyunun ısınması ile birlikte yağış; sürekli ve az az olan yağış formu / ani ve hızlı yağış formuna dönüşmüştür. Bu durum ani olarak meydana gelen yağışlar, güneşli gün sayısında ki artış ve yükselen sıcaklık diğerleri ile toprak yapısının değişmesine ve kurumasına bu nedenle de yer altı su kaynaklarının beslenememesi gibi sonuçlara yol açmıştır. Bunun sonucu olarak toprakta ki nem seviyemiz ve yer altı su kaynaklarımızda ki azalma gün geçtikçe daha çok olumsuzluklara neden olmaktadır. Karadeniz’de temiz su kaynakları ve yeraltı suları yüzeyseldir. Bu nedenle iklim değişiklikleri, yeraltı ve yer üstü su kaynaklarını bozan madencilik faaliyetleri Dünya Çevre gününde bölgemizde yer alan tüm paydaşların aciliyet ile üzerinde durması gereken konulardır. Yukarıda açıkladığımız gibi gittikçe azalan temiz içme sularının da yine siyanürlü altın madenciliği gibi kimyasal müdahalelerle bozulması kabul edilemez. Bölgede özellikle ilimizde ki doğayı ve suyu para kazanabilecek bir meta olarak görmekten vazgeçip bu değerlerimizin koruma altına alınmasını elzem görmekteyiz. Türkiye'nin pamuklara sararak koruması gereken Ormanlık alanları, tarım arazileri ve su kaynakları konusunda tekrar kamuoyunun dikkatini çekiyor ve daha yaşanılabilir bir dünya için tüm yurttaşlarımızı sesini yükseltme çağrımızı yineliyoruz’.