Bugün 80 yaşındaki emeklilerin hem kendi hem de toplumun ortak ve adil çıkarını düşünmediğini ya da kendi şahsi çıkarını düşündüğü için düşünemediğini o günün 8 yaşındaki çocukları, geleceğimizin umudu masum evlatlar kendi çıkarlarını düşünmek yerine gerçek ihtiyaç sahibi arkadaşının çıkarını düşünerek onu ödüllendirmişler.
Günümüzün bencil insanlarıyla bencil idarecilerine bu birbirlerinden zerrece haberi olmayan öğrencilerin topluca aynı sınıftaki tek ihtiyaç sahibi öğrenci üzerine yoğunlaşarak onu ödüllendirmeleri öncelikle ülkede gündemden düşmeyen çalışan işçi memurlara yapılan afaki maaş zammına karşılık 14 milyon emekliye yapılmayışında duyarsız kaldıkları için maaşlarına bir kuruş zam alamayan 80 yaş ve üzeri emeklilere kapak olsun…
Aslında dünya aynı dünya, değişen dünya değil insan. Son yıllarda içinde bulunduğumuz teknoloji çağını hesap edersek insan geçmişe göre daha çok değişmiş, daha çok aklını geliştirmiş olması gerekli... Ama ülkenin kirli kafalı yobaz idareciler elinde ileriye gitmek yerine bir o kadar daha geri getirilmesi acı örneğinde olduğu gibi insanlar koltuk sevdalısı şahsi çıkarcı bencil idareciler eliyle hazıra alıştırılarak bencilleştirildiler.
Bencillik kötü değil, çok ama çok daha kötü bir şey. Bencil insan da ve idarecide insani duygu ölmüştür... İnsanlıktan nasibini almamış insanlar ve özelliklede idareciler yüzünden ölmüştür. İnsanı insan yapan yaşı, başı işi şanı şöhreti, kılığı kıyafeti değil, okuyup öğrenerek kendisinin değişmişliği ve en önemli sermayesi olan aklının gelişmişliğidir.
Düşünme sorma sorgulama yeteneğinin ve kapasitesinin artmasıdır. İnsanlığın varoluşundan günümüz kadar gelişinde geçirdiği onlarca evrede insanın okumadan öğrenmeden değişme ve aklını geliştirme şansı olmadığı ülkede ve dünyada yaşanan insan odaklı olumsuzluklardan kendisini göstermektedir. Bu noktada, yani insanların cahil kamasında kusur sadece insanların kendisinde değil. Kusur kabahat suç, okumuş öğrenmiş ya da hiç okul yüzü görmemiş insanların büyük bir umut diye seçerek görev ve yetki verdiği sevk ve idarecilerde...
Burada okumuş, öğrenmiş ya da hiç okumamış ama hayat tecrübesi sahibi insanlardan beklenen insani davranışı ilkokul bir yada ikinci sınıf öğrencisi yani sekiz yaşındaki geleceğimizin umudu gençlerden geleceğimizin idareci adayı öğrencilerimizden görmek akıl sahibi ve akıl sağlığı yerinde tüm insanların huzurlu ve güvenli geleceği adına umutlandırmıştır.
Hepsinin sınıftaki tüm öğrencilerin aynı kişiyi düşünerek birbirlerinden habersiz olmalarına rağmen aynı kişi için topluca hareket etmeleri ve bu ihtiyaç sahibi öğrenciyi ödüllendirerek mutlu etmeleri yanında henüz gündemdeki yerini koruyan14 milyon emekli hayat tecrübesi sahip her biri seksen yaş ve üzeri akıl sahibi emeklilerin iktidarın tüm çalışanlara verdiği olağanüstü maaş zammı yanında kendilerine zam yapmaları şöyle dursun maaşlarda iyileştirme yoluna dahi gitmeyişine karşı aldıkları ve sergiledikleri tavırla mukayese edildiğinde kendinden başkasını düşünmeyen iktidar mensuplarıyla kendinden başkasını düşünmeyen emeklilerin bu örnek öğrencilerden öğrenecek çok hayat dersi olduğu kaçınılmazdır.
Boşuna geleceğimizin umudu diye anılmıyor örnek öğrenciler ve tüm evlatlar. Birde yorumladığımız örnek öğrencilerin makalesini okuyun yorum sizlerin. Okulun birinde bir öğretmen öğrencilerine, kendi seçtikleri bir konuda hikâye yazmalarını ister. En güzel hikâye yazan öğrenciye “bir çift çizme” hediye edecektir. Bütün öğrenciler hikâyelerini yazıp kâğıtları öğretmenlerine verirler.
Öğretmen tek tek hikâyeleri okur, hepsi birbirinden güzeldir. Bir türlü en iyi olanı seçemez. Bu olayı kura ile çözmeye karar verir. Her öğrenci bir kâğıda kendi adını yazıp çizmenin içine atar. Atılan isimler karıştırıldıktan sonra bir tanesi çekilir. Öğretmen yüksek sesle, “AYŞE” diye okur okumaz, sınıfta büyük bir alkış kopar. Kurayı Ayşe adında bir öğrenci kazanır.
Ayşe çizmelerine sarılarak mutluluk gözyaşı döker. Eve gittiğinde öğretmen bu olayı ağlayarak eşine anlatmaya başlar. Eşi de: “Tamam işte, bak ne güzel çözüm bulmuşsun, niye ağlıyorsun ki..?” der. Öğretmen anlatmaya devam eder. “Hiçbir öğrenci kendi adını yazmamış. Sınıftaki en yoksul arkadaşları Ayşe'nin adını yazmışlar. Çizmeleri sadece O’nun kazanmasını istemişler.” Dünyada böyle güzel kalpli, merhametli, yardımsever çocukların çoğalması umuduyla…
Öğretmenlerimize ve öğrencilerimize iyi tatiller, sevgiyle…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
AHMET YENİN
ÇOCUK DEYİP GEÇMEYELİM...
Bugün 80 yaşındaki emeklilerin hem kendi hem de toplumun ortak ve adil çıkarını düşünmediğini ya da kendi şahsi çıkarını düşündüğü için düşünemediğini o günün 8 yaşındaki çocukları, geleceğimizin umudu masum evlatlar kendi çıkarlarını düşünmek yerine gerçek ihtiyaç sahibi arkadaşının çıkarını düşünerek onu ödüllendirmişler.
Günümüzün bencil insanlarıyla bencil idarecilerine bu birbirlerinden zerrece haberi olmayan öğrencilerin topluca aynı sınıftaki tek ihtiyaç sahibi öğrenci üzerine yoğunlaşarak onu ödüllendirmeleri öncelikle ülkede gündemden düşmeyen çalışan işçi memurlara yapılan afaki maaş zammına karşılık 14 milyon emekliye yapılmayışında duyarsız kaldıkları için maaşlarına bir kuruş zam alamayan 80 yaş ve üzeri emeklilere kapak olsun…
Aslında dünya aynı dünya, değişen dünya değil insan. Son yıllarda içinde bulunduğumuz teknoloji çağını hesap edersek insan geçmişe göre daha çok değişmiş, daha çok aklını geliştirmiş olması gerekli... Ama ülkenin kirli kafalı yobaz idareciler elinde ileriye gitmek yerine bir o kadar daha geri getirilmesi acı örneğinde olduğu gibi insanlar koltuk sevdalısı şahsi çıkarcı bencil idareciler eliyle hazıra alıştırılarak bencilleştirildiler.
Bencillik kötü değil, çok ama çok daha kötü bir şey. Bencil insan da ve idarecide insani duygu ölmüştür... İnsanlıktan nasibini almamış insanlar ve özelliklede idareciler yüzünden ölmüştür. İnsanı insan yapan yaşı, başı işi şanı şöhreti, kılığı kıyafeti değil, okuyup öğrenerek kendisinin değişmişliği ve en önemli sermayesi olan aklının gelişmişliğidir.
Düşünme sorma sorgulama yeteneğinin ve kapasitesinin artmasıdır. İnsanlığın varoluşundan günümüz kadar gelişinde geçirdiği onlarca evrede insanın okumadan öğrenmeden değişme ve aklını geliştirme şansı olmadığı ülkede ve dünyada yaşanan insan odaklı olumsuzluklardan kendisini göstermektedir. Bu noktada, yani insanların cahil kamasında kusur sadece insanların kendisinde değil. Kusur kabahat suç, okumuş öğrenmiş ya da hiç okul yüzü görmemiş insanların büyük bir umut diye seçerek görev ve yetki verdiği sevk ve idarecilerde...
Burada okumuş, öğrenmiş ya da hiç okumamış ama hayat tecrübesi sahibi insanlardan beklenen insani davranışı ilkokul bir yada ikinci sınıf öğrencisi yani sekiz yaşındaki geleceğimizin umudu gençlerden geleceğimizin idareci adayı öğrencilerimizden görmek akıl sahibi ve akıl sağlığı yerinde tüm insanların huzurlu ve güvenli geleceği adına umutlandırmıştır.
Hepsinin sınıftaki tüm öğrencilerin aynı kişiyi düşünerek birbirlerinden habersiz olmalarına rağmen aynı kişi için topluca hareket etmeleri ve bu ihtiyaç sahibi öğrenciyi ödüllendirerek mutlu etmeleri yanında henüz gündemdeki yerini koruyan14 milyon emekli hayat tecrübesi sahip her biri seksen yaş ve üzeri akıl sahibi emeklilerin iktidarın tüm çalışanlara verdiği olağanüstü maaş zammı yanında kendilerine zam yapmaları şöyle dursun maaşlarda iyileştirme yoluna dahi gitmeyişine karşı aldıkları ve sergiledikleri tavırla mukayese edildiğinde kendinden başkasını düşünmeyen iktidar mensuplarıyla kendinden başkasını düşünmeyen emeklilerin bu örnek öğrencilerden öğrenecek çok hayat dersi olduğu kaçınılmazdır.
Boşuna geleceğimizin umudu diye anılmıyor örnek öğrenciler ve tüm evlatlar. Birde yorumladığımız örnek öğrencilerin makalesini okuyun yorum sizlerin. Okulun birinde bir öğretmen öğrencilerine, kendi seçtikleri bir konuda hikâye yazmalarını ister. En güzel hikâye yazan öğrenciye “bir çift çizme” hediye edecektir. Bütün öğrenciler hikâyelerini yazıp kâğıtları öğretmenlerine verirler.
Öğretmen tek tek hikâyeleri okur, hepsi birbirinden güzeldir. Bir türlü en iyi olanı seçemez. Bu olayı kura ile çözmeye karar verir. Her öğrenci bir kâğıda kendi adını yazıp çizmenin içine atar. Atılan isimler karıştırıldıktan sonra bir tanesi çekilir. Öğretmen yüksek sesle, “AYŞE” diye okur okumaz, sınıfta büyük bir alkış kopar. Kurayı Ayşe adında bir öğrenci kazanır.
Ayşe çizmelerine sarılarak mutluluk gözyaşı döker. Eve gittiğinde öğretmen bu olayı ağlayarak eşine anlatmaya başlar. Eşi de: “Tamam işte, bak ne güzel çözüm bulmuşsun, niye ağlıyorsun ki..?” der. Öğretmen anlatmaya devam eder. “Hiçbir öğrenci kendi adını yazmamış. Sınıftaki en yoksul arkadaşları Ayşe'nin adını yazmışlar. Çizmeleri sadece O’nun kazanmasını istemişler.” Dünyada böyle güzel kalpli, merhametli, yardımsever çocukların çoğalması umuduyla…
Öğretmenlerimize ve öğrencilerimize iyi tatiller, sevgiyle…