BAŞKA BİR HAYAT MÜMKÜN: ŞİKÂYET ETME, MÜCADELE ET!
Yazının Giriş Tarihi: 10.06.2025 17:31
Yazının Güncellenme Tarihi: 10.06.2025 17:33
Hayat her zaman düz bir yol değildir. Bazen toprak olur, bazen taşlı… Bazen de ayağımıza batacak dikenler çıkar. Ancak unutmayalım ki dikenlere rağmen yürümeye devam edenler, en güzel çiçeklere ulaşır. Bu tür sözler çoğu zaman klişe gibi görünür, kulağa tanıdık gelir, hatta duyulup geçilir. Oysa hayatta karşılaştığımız tüm engellere rağmen ilerlemenin ve başarmanın önemini anlatan sade ama çok kıymetli ifadelerdir bunlar.
Bugünlerde çevremde en çok duyduğum söz şu:
“İmkân yok, zaman kötü, ekonomi zaten perişan... Ben ne yapabilirim ki?”
Yani odak noktamız hep imkânsızlıklar, bahaneler, mazeretler.
Oysa tam da burada durup kendimize şu soruyu sormalıyız:
Gerçekten imkân mı yok, yoksa biz mi yeterince gayret etmiyoruz?
Ya da sabırla ve sebatla yolumuza devam etmeyi mi unuttuk?
“İnsan su değildir ki, dışındaki şartların yerini alsın.”
”İnsan ağaç değildir ki, doğduğu yerde sabitlenip kalsın.”
“İnsan taş değildir ki, kendi ağırlığını kaldıramasın.”
Bizler geçmişimize, bulunduğumuz yere ya da şartlara mahkûm değiliz. Değişebiliriz. Yeter ki istemeyi bilelim, mücadele etmeyi seçelim.
Bu hayatta herkesin bir derdi var. Kimi işsizlikle boğuşuyor, kimi hastalıkla. Kimi ailesini ayakta tutmaya çalışıyor. Kimi varlık içinde bile tükenmişlik ve değersizlik duygularıyla savaşıyor.
Bir gerçek var ki, hepimiz bir yerden mücadele ediyoruz. Peki, bu mücadeleyi nasıl veriyoruz? Şikâyet ederek mi, yoksa azimle ve sabırla mı?
Rağmenciler, hayatın tüm zorluklarına “rağmen” yoluna devam eden insanlardır.
Hayalinden vazgeçmeden, çabalayan ve sonunda başarıya ulaşan insanlar.
Başarı; her şey yolundayken, tüm imkânlar elinizin altındayken elde edilen bir ödül değildir. Gerçek başarı; hayatın zorluklarına rağmen mücadeleden vazgeçmeyenlerin hakkıdır.
Bugün halk arasında daha çok, imkânsızlık içinde okuyup başarıya ulaşanların hikâyeleri anlatılır. Çünkü bu başarıların arkasındaki mücadele katsayısı daha yüksektir ve o yüzden daha çok alkışlanır.
Hepimizin içinde, zaman zaman unuttuğumuz ama hiç kaybetmediğimiz bir güç vardır. O güce ulaşmak da, onu harekete geçirmek de bizim elimizdedir. İlk yapmamız gereken şey içimizdeki o gücün farkına varmaktır. Karşımıza çıkan engeller ne kadar büyük olursa olsun, içimizdeki güçle yola çıktığımızda aşamayacağımız hiçbir duvar yoktur.
Kadınlar, gençler, yaşlılar… Hepimiz bir yerden başlayabiliriz.
Mümin Sekman’ın dediği gibi Evet, başka bir hayat mümkün.
Ama bu hayat, koltukta oturup şikâyet ederek gelmez. Bu hayat; gece gündüz çalışarak, düştükçe kalkarak, engellere takılıp kalmadan yeni yollar arayarak gelir.
Çevrenize dikkatle bakın… En çok şikâyet edenler değil, en çok çalışanlar fark yaratır.
Çünkü şikâyet bir duvardır, mücadele ise bir kapıdır.
Ve o kapının anahtarı, her birimizin içindedir.
Yolun başında olanlara bir sözüm var:
Başlamak için tüm koşulların mükemmel olmasını beklemeyin. Çünkü hiçbir zaman hepsi birden mükemmel olmayacak.
İnsanın en güçlü sermayesi; hayalleri, kendine olan inancı ve taşıdığı umuttur.
Ve unutmayın:
Umutla atılan her adım, başarıya giden yolun olmazsa olmaz koşuludur.
Her şeye rağmen o yolda yürüyenler, sadece kendi hayatlarını değil, çevrelerini ve hatta toplumu da dönüştürürler.
Çünkü gerçekten güçlü olanlar, şikâyet etmeyenlerdir.
Şikâyet etmeden yoluna devam eden, çözüm üreten, çabalayan insanlar bu dünyaya damgasını vurur.
Ve inanıyorum ki, her birimizin içinde o mücadele ruhu var. Yeter ki uyandırmayı bilelim…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Fatsa Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
AV. GÜLAY ÇÖRTÜK UÇAR
BAŞKA BİR HAYAT MÜMKÜN: ŞİKÂYET ETME, MÜCADELE ET!
Hayat her zaman düz bir yol değildir. Bazen toprak olur, bazen taşlı… Bazen de ayağımıza batacak dikenler çıkar. Ancak unutmayalım ki dikenlere rağmen yürümeye devam edenler, en güzel çiçeklere ulaşır. Bu tür sözler çoğu zaman klişe gibi görünür, kulağa tanıdık gelir, hatta duyulup geçilir. Oysa hayatta karşılaştığımız tüm engellere rağmen ilerlemenin ve başarmanın önemini anlatan sade ama çok kıymetli ifadelerdir bunlar.
Bugünlerde çevremde en çok duyduğum söz şu:
“İmkân yok, zaman kötü, ekonomi zaten perişan... Ben ne yapabilirim ki?”
Yani odak noktamız hep imkânsızlıklar, bahaneler, mazeretler.
Oysa tam da burada durup kendimize şu soruyu sormalıyız:
Gerçekten imkân mı yok, yoksa biz mi yeterince gayret etmiyoruz?
Ya da sabırla ve sebatla yolumuza devam etmeyi mi unuttuk?
Mümin Sekman’ınRağmencilerkitabında söylediği gibi:
“İnsan su değildir ki, dışındaki şartların yerini alsın.”
”İnsan ağaç değildir ki, doğduğu yerde sabitlenip kalsın.”
“İnsan taş değildir ki, kendi ağırlığını kaldıramasın.”
Bizler geçmişimize, bulunduğumuz yere ya da şartlara mahkûm değiliz. Değişebiliriz. Yeter ki istemeyi bilelim, mücadele etmeyi seçelim.
Bu hayatta herkesin bir derdi var. Kimi işsizlikle boğuşuyor, kimi hastalıkla. Kimi ailesini ayakta tutmaya çalışıyor. Kimi varlık içinde bile tükenmişlik ve değersizlik duygularıyla savaşıyor.
Bir gerçek var ki, hepimiz bir yerden mücadele ediyoruz. Peki, bu mücadeleyi nasıl veriyoruz? Şikâyet ederek mi, yoksa azimle ve sabırla mı?
Rağmenciler, hayatın tüm zorluklarına “rağmen” yoluna devam eden insanlardır.
Yoksulluğa, dışlanmaya, imkansızlığa,küçümsenmeye rağmen…
Hayalinden vazgeçmeden, çabalayan ve sonunda başarıya ulaşan insanlar.
Başarı; her şey yolundayken, tüm imkânlar elinizin altındayken elde edilen bir ödül değildir. Gerçek başarı; hayatın zorluklarına rağmen mücadeleden vazgeçmeyenlerin hakkıdır.
Bugün halk arasında daha çok, imkânsızlık içinde okuyup başarıya ulaşanların hikâyeleri anlatılır. Çünkü bu başarıların arkasındaki mücadele katsayısı daha yüksektir ve o yüzden daha çok alkışlanır.
Hepimizin içinde, zaman zaman unuttuğumuz ama hiç kaybetmediğimiz bir güç vardır. O güce ulaşmak da, onu harekete geçirmek de bizim elimizdedir. İlk yapmamız gereken şey içimizdeki o gücün farkına varmaktır. Karşımıza çıkan engeller ne kadar büyük olursa olsun, içimizdeki güçle yola çıktığımızda aşamayacağımız hiçbir duvar yoktur.
Kadınlar, gençler, yaşlılar… Hepimiz bir yerden başlayabiliriz.
Mümin Sekman’ın dediği gibi Evet, başka bir hayat mümkün.
Ama bu hayat, koltukta oturup şikâyet ederek gelmez. Bu hayat; gece gündüz çalışarak, düştükçe kalkarak, engellere takılıp kalmadan yeni yollar arayarak gelir.
Çevrenize dikkatle bakın… En çok şikâyet edenler değil, en çok çalışanlar fark yaratır.
Çünkü şikâyet bir duvardır, mücadele ise bir kapıdır.
Ve o kapının anahtarı, her birimizin içindedir.
Yolun başında olanlara bir sözüm var:
Başlamak için tüm koşulların mükemmel olmasını beklemeyin. Çünkü hiçbir zaman hepsi birden mükemmel olmayacak.
İnsanın en güçlü sermayesi; hayalleri, kendine olan inancı ve taşıdığı umuttur.
Ve unutmayın:
Umutla atılan her adım, başarıya giden yolun olmazsa olmaz koşuludur.
Her şeye rağmen o yolda yürüyenler, sadece kendi hayatlarını değil, çevrelerini ve hatta toplumu da dönüştürürler.
Çünkü gerçekten güçlü olanlar, şikâyet etmeyenlerdir.
Şikâyet etmeden yoluna devam eden, çözüm üreten, çabalayan insanlar bu dünyaya damgasını vurur.
Ve inanıyorum ki, her birimizin içinde o mücadele ruhu var. Yeter ki uyandırmayı bilelim…