Bu toprakların derinlerinden gelen bir ses var: Ahilik. Ahi Evran’ın yüzyıllar önce kurduğu bu sistem, sadece bir esnaf örgütlenmesi değil; aynı zamanda adaletin, liyakatin ve dayanışmanın kurumsal adıydı. “Elini, belini, dilini bağla; kapını, keseni, sofranı açık tut” diyen bu ahlak öğretisi, bugün kadın liderliğine rehberlik edebilecek evrensel bir değer sistemi sunuyor.
Günümüzde kadınlar, toplumsal yapının yüklediği rollerin ve cinsiyetçi kalıpların oluşturduğu görünmez bir cam tavanla karşı karşıya. “Kadınlar şefkatlidir ama yeterince stratejik değildir” gibi klişeler, sadece yükseğe çıkmalarını değil, çıktıkları yerde kalmalarını da zorlaştırıyor. Ancak mesele yalnızca kadınların meselesi değil. Kadın liderlik bir demokrasi meselesidir, bir eşitlik meselesidir ve aslında bir medeniyet meselesidir.
Oysa halen kadın, toplumun gözünde daha çok “evin kadını”, “çocuk büyüten” ya da “destekleyici” figür olarak konumlanıyor. Bu bakış açısı sadece bireysel potansiyelleri değil, toplumsal gelişimi de sınırlıyor. Çünkü dünya nüfusunun yarısı kadın, diğer yarısını ise doğuran yine kadın. Yani kadın, hem hayatın taşıyıcısı hem de geleceğin kurucusudur.
Kadınlar olarak bu çağda yalnızca görünür olmak değil; karar verici olmak, değer üretmek ve topluma yön vermek istiyoruz. Bu yolda en büyük gücümüz ise birbirimize olan desteğimiz. Ahilikteki “usta-çırak” modelinden ilhamla şimdi "kadın-kadına mentorluk" zamanı. Çünkü birlikte yürürsek, sadece hikâyelerimizi değil, kaderimizi de dönüştürebiliriz.
Ancak bu yürüyüşün önünde sadece erkek egemen kültürün değil, bazen kadınların birbirine uyguladığı “kraliçe arı sendromu” gibi engellerin de farkında olmalıyız. Kadınların birbirinin önünü açtığı, başarılarını kıskanmak yerine takdir ettiği bir kültür inşa etmeden, kadın liderliğinin gerçek gücü ortaya çıkamaz.
Kadın liderlik; sadece bir unvanla, bir makamla değil; cesaretle, sorumlulukla, ortak akılla ve etik değerlerle ilgilidir. Siyasi partilerin listelerinde birkaç sembolik kadınla yetinmeyen, iş dünyasında “kota” yerine “potansiyel” gören bir anlayışa ihtiyacımız var. Kadının sadece evin değil, toplumun da pusulası olduğunu yüksek sesle söylemenin zamanıdır.
Bu yol bireysel değil, kolektiftir. Kadınlar arasında kurulacak dayanışma ağı, sadece bugünü değil yarını da şekillendirecek güce sahiptir. Her başarılı kadın, bir başka kadının önünü açar. Bu yüzden gelin, kadınlar olarak bir olalım; birbirimizin cam tavanlarını birlikte kıralım. Çünkü biz bir araya geldiğimizde yalnızca tarih yazmayız, geleceği de inşa ederiz.
Kadınlar, siz zaten güçlüsünüz. Gücünüzü yeniden hatırlayın. Birlikte yürüyelim, birlikte büyüyelim. Çünkü bu yol, sadece benim değil; hepimizin yoludur.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
AV. GÜLAY ÇÖRTÜK UÇAR
KADIN LİDERLİĞİ YOLUNDA BİRLİKTE GÜÇLENMEK
Bu toprakların derinlerinden gelen bir ses var: Ahilik. Ahi Evran’ın yüzyıllar önce kurduğu bu sistem, sadece bir esnaf örgütlenmesi değil; aynı zamanda adaletin, liyakatin ve dayanışmanın kurumsal adıydı. “Elini, belini, dilini bağla; kapını, keseni, sofranı açık tut” diyen bu ahlak öğretisi, bugün kadın liderliğine rehberlik edebilecek evrensel bir değer sistemi sunuyor.
Günümüzde kadınlar, toplumsal yapının yüklediği rollerin ve cinsiyetçi kalıpların oluşturduğu görünmez bir cam tavanla karşı karşıya. “Kadınlar şefkatlidir ama yeterince stratejik değildir” gibi klişeler, sadece yükseğe çıkmalarını değil, çıktıkları yerde kalmalarını da zorlaştırıyor. Ancak mesele yalnızca kadınların meselesi değil. Kadın liderlik bir demokrasi meselesidir, bir eşitlik meselesidir ve aslında bir medeniyet meselesidir.
Oysa halen kadın, toplumun gözünde daha çok “evin kadını”, “çocuk büyüten” ya da “destekleyici” figür olarak konumlanıyor. Bu bakış açısı sadece bireysel potansiyelleri değil, toplumsal gelişimi de sınırlıyor. Çünkü dünya nüfusunun yarısı kadın, diğer yarısını ise doğuran yine kadın. Yani kadın, hem hayatın taşıyıcısı hem de geleceğin kurucusudur.
Kadınlar olarak bu çağda yalnızca görünür olmak değil; karar verici olmak, değer üretmek ve topluma yön vermek istiyoruz. Bu yolda en büyük gücümüz ise birbirimize olan desteğimiz. Ahilikteki “usta-çırak” modelinden ilhamla şimdi "kadın-kadına mentorluk" zamanı. Çünkü birlikte yürürsek, sadece hikâyelerimizi değil, kaderimizi de dönüştürebiliriz.
Ancak bu yürüyüşün önünde sadece erkek egemen kültürün değil, bazen kadınların birbirine uyguladığı “kraliçe arı sendromu” gibi engellerin de farkında olmalıyız. Kadınların birbirinin önünü açtığı, başarılarını kıskanmak yerine takdir ettiği bir kültür inşa etmeden, kadın liderliğinin gerçek gücü ortaya çıkamaz.
Kadın liderlik; sadece bir unvanla, bir makamla değil; cesaretle, sorumlulukla, ortak akılla ve etik değerlerle ilgilidir. Siyasi partilerin listelerinde birkaç sembolik kadınla yetinmeyen, iş dünyasında “kota” yerine “potansiyel” gören bir anlayışa ihtiyacımız var. Kadının sadece evin değil, toplumun da pusulası olduğunu yüksek sesle söylemenin zamanıdır.
Bu yol bireysel değil, kolektiftir. Kadınlar arasında kurulacak dayanışma ağı, sadece bugünü değil yarını da şekillendirecek güce sahiptir. Her başarılı kadın, bir başka kadının önünü açar. Bu yüzden gelin, kadınlar olarak bir olalım; birbirimizin cam tavanlarını birlikte kıralım. Çünkü biz bir araya geldiğimizde yalnızca tarih yazmayız, geleceği de inşa ederiz.
Kadınlar, siz zaten güçlüsünüz. Gücünüzü yeniden hatırlayın. Birlikte yürüyelim, birlikte büyüyelim. Çünkü bu yol, sadece benim değil; hepimizin yoludur.