Dua okuyacağın bir mezar taşının, bayramlarda gidebilmeye düşlediğin bir yer…
Tek kelime ile memleket.
Senin olan, senden olan, senden sonrasına kalacak olan…
Hiç ayrılmak istemediğin ama gitmeye de fırsat bulamadığın.
Bülbül misali fısıldadığın…
Memleket!
Benim için FATSA.
İki ırmak ortasında şekillenen ama ırmakları aşmasını bile, her gelene kucak açabilen ama kendi içindekileri aşmakta zorlanan bir yer.
Birlik olmasını becerebildiğinden çok, ayrışmaya her daim başarabilen şehir.
Kendini aşabilse de bazı ilçelerin bürokrasideki, bazılarını ise siyasetteki tazyiklerine rağmen gelişebilen, büyüyebilen, kendini fark ettirebilen bir ilçe.
Hem de birilerine rağmen değil, herkese rağmen bunu başarabilen bir FATSA.
Geçmişte böyle oldu, bugün de böyle.
Her halde yarın da böyle olacak.
Bu olsa olsa ancak kader olabilir.
Ne diyeyim, kar bile dağına göre yağarmış.
Bu gün manşetten verdiğimiz haber, bu yazının da temelini teşkil ediyor esasında.
Tüm bürokratik ve siyasi gücüne rağmen kendi organize sanayi bölgesinin hayata geçirmemiş bir Ünye ile şehrin merkezinde kalmış organize sanayi bölgesini taşıyamayan Altınordu arasında, 2 bin 500 kişiyi istihdam eden bir Fatsa Organize Sanayi Bölgesi.
Aylardır söyleniyor, yazılıp çiziliyor.
Üç kata büyüyecek ama büyüyemiyor
Niye mi?
Çok basit bir gerekçesi var.
Büyüyecek alan içerisinde su kuyuları var ve sanayi sınırından en az 250 metre uzaklığa taşınması gerekiyor. Üstelik de Fatsa OSB Yönetimi, bu taşınmaya dair maliyeti de üstlenmişken.
Fatsa Belediyesi, Ordu Büyükşehir olana kadar bu engeli aşamadı ya da aşmadı.
Büyükşehir ise OSKİ’sini kurdu ve para peşine düştü zira seçim öncesinde söylenenler yalan oldu, söyleyenler ise yalancı durumuna düştü.
Ne söylendiği gibi fazla para geldi Ankara’dan ne de ekstra ödenek. Milletten yolaklanan fahiş fatura bedelleri haricinde.
Gelirimiz artmıyor ama maharetli idarecilerimizin üstün zeka ürünü uygulamaları sebebiyle ödemelerimiz her geçen gün artıyor. Allah zeval vermesin!
Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarının tanıtımında sıra Ordu’ya geldiğinde bir sinevizyon gösterisi yapıldı. Yaklaşık 5 dakikalık gösterimin nerdeyse 3 dakikalık bölümü Fatsa’ya aitti. Bir nevi Ordu’yu kurtaran Fatsa olmuştu ama aynı Fatsa, 3-5 tane su kuyusunu taşıyamadığı ya da taşıması gerekler üzerinde gerekli baskıyı oluşturamadığı için binlerce insana iş ve aş kapısı olacak Fatsa Organize Sanayi Bölgesi’nin 3 kat büyümesini sağlayacak adımı attıramıyor.
Şahsen ben, bun durumun beceriksizlikte kaynaklandığını düşünmüyorum.
Müsvedde olanların bu işe dahli olduğu yönünde hissiyatlar her geçen gün artış eğilimi gösteriyor.
Maksat kimseye paye kazandırmamak, “Biz yaptık” diyebilmek sanırım.
Hadi sizin dediğiniz gibi olsun.
Siz yapın ve biz yaptık deyin.
Buna da razıyım ama yapılması gerekeni bir an evvel yapın.
Yapın ki gurbete gidenler azalsın, şehir büyüsün.
Yok daha zamanına var diyorsanız da açıklayın, bilelim.
Öküzün altında buzağı aratmayın.
Mertliğiniz görelim.
O sebepledir ki Fatsalı olmak zordur.
Fatsalıyım diyorsan; hem aleni düşmanlarını yeneceksin, hem de dost görünümlü düşmanlarını.
Aleni düşman ile baş etmek kolay da gizli ve içeride olanla zor.
Zor ama imkânsız değil.
Onun da bir kolayını bulmak, yine Fatsalıyım diyene düşecek.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet ÖZMADEN
Fatsalı olmak zordur!
Dua okuyacağın bir mezar taşının, bayramlarda gidebilmeye düşlediğin bir yer…
Tek kelime ile memleket.
Senin olan, senden olan, senden sonrasına kalacak olan…
Hiç ayrılmak istemediğin ama gitmeye de fırsat bulamadığın.
Bülbül misali fısıldadığın…
Memleket!
Benim için FATSA.
İki ırmak ortasında şekillenen ama ırmakları aşmasını bile, her gelene kucak açabilen ama kendi içindekileri aşmakta zorlanan bir yer.
Birlik olmasını becerebildiğinden çok, ayrışmaya her daim başarabilen şehir.
Kendini aşabilse de bazı ilçelerin bürokrasideki, bazılarını ise siyasetteki tazyiklerine rağmen gelişebilen, büyüyebilen, kendini fark ettirebilen bir ilçe.
Hem de birilerine rağmen değil, herkese rağmen bunu başarabilen bir FATSA.
Geçmişte böyle oldu, bugün de böyle.
Her halde yarın da böyle olacak.
Bu olsa olsa ancak kader olabilir.
Ne diyeyim, kar bile dağına göre yağarmış.
Bu gün manşetten verdiğimiz haber, bu yazının da temelini teşkil ediyor esasında.
Tüm bürokratik ve siyasi gücüne rağmen kendi organize sanayi bölgesinin hayata geçirmemiş bir Ünye ile şehrin merkezinde kalmış organize sanayi bölgesini taşıyamayan Altınordu arasında, 2 bin 500 kişiyi istihdam eden bir Fatsa Organize Sanayi Bölgesi.
Aylardır söyleniyor, yazılıp çiziliyor.
Üç kata büyüyecek ama büyüyemiyor
Niye mi?
Çok basit bir gerekçesi var.
Büyüyecek alan içerisinde su kuyuları var ve sanayi sınırından en az 250 metre uzaklığa taşınması gerekiyor. Üstelik de Fatsa OSB Yönetimi, bu taşınmaya dair maliyeti de üstlenmişken.
Fatsa Belediyesi, Ordu Büyükşehir olana kadar bu engeli aşamadı ya da aşmadı.
Büyükşehir ise OSKİ’sini kurdu ve para peşine düştü zira seçim öncesinde söylenenler yalan oldu, söyleyenler ise yalancı durumuna düştü.
Ne söylendiği gibi fazla para geldi Ankara’dan ne de ekstra ödenek. Milletten yolaklanan fahiş fatura bedelleri haricinde.
Gelirimiz artmıyor ama maharetli idarecilerimizin üstün zeka ürünü uygulamaları sebebiyle ödemelerimiz her geçen gün artıyor. Allah zeval vermesin!
Büyükşehir Belediye Başkan Adaylarının tanıtımında sıra Ordu’ya geldiğinde bir sinevizyon gösterisi yapıldı. Yaklaşık 5 dakikalık gösterimin nerdeyse 3 dakikalık bölümü Fatsa’ya aitti. Bir nevi Ordu’yu kurtaran Fatsa olmuştu ama aynı Fatsa, 3-5 tane su kuyusunu taşıyamadığı ya da taşıması gerekler üzerinde gerekli baskıyı oluşturamadığı için binlerce insana iş ve aş kapısı olacak Fatsa Organize Sanayi Bölgesi’nin 3 kat büyümesini sağlayacak adımı attıramıyor.
Şahsen ben, bun durumun beceriksizlikte kaynaklandığını düşünmüyorum.
Müsvedde olanların bu işe dahli olduğu yönünde hissiyatlar her geçen gün artış eğilimi gösteriyor.
Maksat kimseye paye kazandırmamak, “Biz yaptık” diyebilmek sanırım.
Hadi sizin dediğiniz gibi olsun.
Siz yapın ve biz yaptık deyin.
Buna da razıyım ama yapılması gerekeni bir an evvel yapın.
Yapın ki gurbete gidenler azalsın, şehir büyüsün.
Yok daha zamanına var diyorsanız da açıklayın, bilelim.
Öküzün altında buzağı aratmayın.
Mertliğiniz görelim.
O sebepledir ki Fatsalı olmak zordur.
Fatsalıyım diyorsan; hem aleni düşmanlarını yeneceksin, hem de dost görünümlü düşmanlarını.
Aleni düşman ile baş etmek kolay da gizli ve içeride olanla zor.
Zor ama imkânsız değil.
Onun da bir kolayını bulmak, yine Fatsalıyım diyene düşecek.