Bir yanda karar verenler, öte yanda karara itiraz edemeyenler.
Bir yanda makamda oturanlar, öte yanda makamdan olanlar.
Bir yanda hukuka uymaya çalışanlar, öte yanda hukuksuzluğu meşrulaştıranlar.
Bir yanda feveranlar, öte yanda kulak tıkayanlar.
Bir yanda çözüm üretecekler, öte yanda çözümsüzlükler.
Bir yanda umutlar, öte yanda karamsarlıklar.
Bir yanda tövbeler, öte yanda kuşkular.
Bir yanda bireyler, öte yanda aileler.
Bir yanda mazi, öte yanda meçhul ati.
İthamlar…
İftiralar…
Kuşkular…
Korkular…
Velhasıl; yüreği ikiye bölünmüş milyonlar.
Paranoya hali sarmış toplumu.
Yarın diye bir beklenti yok, kaygılar almış yerini.
Umut, fakirin bile ekmeği olmaktan çıkmış.
Atların tepişmesinden, eşekler terki diyar etmiş.
Nal toplama telaşına düşmüş nalbantlar.
Acabalar, belkiler, varsayımlar!
Geçmezse, giderse, kalmazsa…
Geçerse, gelirse, kalırsa…
Çok bilinmeyenli ya da bir kelime bir işlem misali pazarlamalar, beyindeki sigortaları ha attırdı ha attıracak gibi.
16 Nisana kadar dayanır mı bilinmez.
“Hayır”lısıyla veya “Evet”lisiyle bir şekilde son bulsa da işimize gücümüze baksak modu hakim insanlarda, her hâlükârda; altta kalının kendisi olduğunu bilerek.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet ÖZMADEN
Her hâlükârda…
Bir yanda makamda oturanlar, öte yanda makamdan olanlar.
Bir yanda hukuka uymaya çalışanlar, öte yanda hukuksuzluğu meşrulaştıranlar.
Bir yanda feveranlar, öte yanda kulak tıkayanlar.
Bir yanda çözüm üretecekler, öte yanda çözümsüzlükler.
Bir yanda umutlar, öte yanda karamsarlıklar.
Bir yanda tövbeler, öte yanda kuşkular.
Bir yanda bireyler, öte yanda aileler.
Bir yanda mazi, öte yanda meçhul ati.
İşsiz kalanlar…
Aşsız kalanlar…
Dostsuz kalanlar…
Komşusuz kalanlar…
Konuşmayanlar…
Konuşamayanlar…
Konuşturulmayanlar…
Dokunmayanlar…
Dokundurmayanlar…
Dokundurulmayanlar…
Savunmayanlar…
Savunamayanlar…
Savundurulmayanlar…
İthamlar…
İftiralar…
Kuşkular…
Korkular…
Velhasıl; yüreği ikiye bölünmüş milyonlar.
Paranoya hali sarmış toplumu.
Yarın diye bir beklenti yok, kaygılar almış yerini.
Umut, fakirin bile ekmeği olmaktan çıkmış.
Atların tepişmesinden, eşekler terki diyar etmiş.
Nal toplama telaşına düşmüş nalbantlar.
Acabalar, belkiler, varsayımlar!
Geçmezse, giderse, kalmazsa…
Geçerse, gelirse, kalırsa…
Çok bilinmeyenli ya da bir kelime bir işlem misali pazarlamalar, beyindeki sigortaları ha attırdı ha attıracak gibi.
16 Nisana kadar dayanır mı bilinmez.
“Hayır”lısıyla veya “Evet”lisiyle bir şekilde son bulsa da işimize gücümüze baksak modu hakim insanlarda, her hâlükârda; altta kalının kendisi olduğunu bilerek.