Ne vakit hasret kalsam gül yüzüne
Ne ıstırap çektiğim bülbüle sor
Dilden Ne tohum döksem, ol bahçene
Ne yanlışlar ektiğim, bülbüle sor.
 
Aşk yolu bu, kabul etmez teamül
Bu kadar eziyetten çıkmaz tekamül
Ol kadar naz eylersin kalmaz tahammül
Niçin nasıl bıktığım, bülbüle sor.
 
Aşk bu, değil fındık kadar mesele
Bazı kez yolda su alır kösele
Ne kalelerden geçeriz sus hele
Ne kaleler yıktığım, bülbüle sor.
 
Uzak kaldım ilkin sonra yakındım
Kırılırsın diye korktum sakındım
Çoğu zaman nerde diye bakındım
Nasıl sana aktığım bülbüle sor.
 
Sonunda eyledim terk evi barkı
Bestelemek yetmez sana bir şarkı
Kapında yazdıysam bir yanık türkü
Sana nasıl yaktığım bülbüle sor.
 
Kızdıkça pişirir yokanın sacı
Yandıkça oduna var ihtiyacı
Yel estikçe öten servi ağacı
Kalbe nasıl diktiğim, bülbüle sor.
 
Peşinden geldikçe sen böyle kasıl
Alçakta olmaktır insanlık asıl
Koşmakta Ürmelîyem hem de nasıl
Keklik gibi sektiğim, bülbüle sor.