Demek ki; Ters giden bir şeyler vardı ki toplum AKP’ye teveccüh gösterdi demiştik. Yaklaşık 80 yıllık Cumhuriyet tarihinde siyasetçiler ideolojiler üzerinden oy devşirip iktidar olmanın yollarını aradılar. Ya da toplumun (din, laiklik gibi) hassas olduğu konuları işlediler. Daha marjinal olanları doğrudan ideolojiler üzerinden halkı ikna etmeye çalıştılar. MSP, MHP gibi partilerde toplumu birleştiren duyguları ideolojiler haline getirerek toplumu daha da ayrıştırdılar.
Hâlbuki toplumda böyle bir ayrıştırmayı yaratacak duygu seli olmadığı gibi, çatışma da yoktu.
Mesela,
Başörtüsünü siyaset aracı kullanmak isteyen toplum kesimi olmadığı gibi, bunu tehlike gören başka bir kesim de yoktu. Birileri tehlikeli gördü, diğeri karşı çıktı. Yani birbirlerini tetiklediler. Her iki kesim de aynı odaklara hizmet ettiler.
Sağın en büyük partisi olan Adalet Partisi bile zaman, zaman dini ve milliyetçiliği kullanmıştır. Süleyman Demirel köylüye önem verdiğini her zaman öne çıkarmıştır. Hâlbuki köylülüğün geçer akçe olmadığını, şehirleşmenin ivedilik kazanmasını, tarımın gelişmesi için köylüyü oturduğu yerden beslemek yerine tarım sanayine-modern tarıma hızla geçilmesi gerektiğini düşünmemiş, düşünme gereği duymamıştır.
Aslında modern, kültürlü ve her yönü ile gelişmiş bir toplum şehirleşmeden geçer. Neden olmadı/olamadı? Sorusu ayrı bir yazı konusu…
AKP iktidara üç iddia ile geldi. Yolsuzlukları, yoksulluğu giderecek ve adaleti sağlayacaktı. Bu üç iddianın giderilmesi için herhangi bir ideolojiye sahip olmanın gereği yok. Komünist partiler bile bu iddianın sahibidirler. AKP’nin bunları vaat etmesi geçmişin yanlışlarına tepkiden öte geçmezdi.
Asıl sorun daha derinlerde idi. Ülke hangi temel kültür üzerinde yükselecekti? Ülkede (her yönüyle) gelişme nasıl sağlanacaktı. Mesela köylülükten şehirleşmeye, ara mal üretiminden katma değeri yüksek ileri teknoloji üretimine nasıl geçilecekti? Çağdaş eğitim hangi çerçevede verilecekti? Vs…
AKP ilk on yılında kişi başı gelirimizin 3500 dolardan 10.000 dolara çıkartıldığı ile övünüyor. Muhalefet son on yılda AKP’nin bu başarısından uzaklaştığı ve orta gelir tuzağına düştüğümüz iddia ediliyor. AKP ilk on yılda gerçekten başarı sağladı mı? İlk on yılda ülkemize 220 milyar dolar yabancı sermaye girmiş. Bu girdilerle tarım mı geliştirildi, ileri teknoloji üretimine mi atladık, ya da eğitimde reform mu yaptık? Ben söylemeyeyim, cevabını biraz mürekkep yalamışlar pek ala verebilir.
Muhalefet AKP iktidarında bütün kamu mallarının satıldığını iddia ediyor. Doğrudur. Ama geçmişte bu fabrikaların iktidarların arpalığı olduğunu görmezden geliyorlar. Çağın artık kaçı olmadığı görmezden geliyorlar. Karşılarında hala okuma yüzdesi az, eğitimi zayıf toplum var. Kandırmak kolay.
AKP İLK ON YILINDA ŞUNLARI YAPTI;
Ülkede geçmişin izlerini silebilmek için dış yardımlarla topluma yalancı refah sundu. Köyden şehirlere göçlerle köyleri boşalttı. Şehirler işsiz ve şehirleşmemiş insan yığınları ile doldu. Suriye kargaşalığını bahane ederek ülkeyi haddini aşkın göçmenlerle doldurdu. Ülkemizin demografik yapısını bozdu. Ülke yoksullaştı, yardımlarla kendine bağımlı hale getirdi. Dünün kendi kendine yetebilen köylüsü bugünün şehir varoşlarında iktidara bağımlı muhtaç kitleler haline geldi.
Askeriye dâhil bütün kamu kurumlarını kendine bağımlı yandaş kurumlar haline getirdi. Ve elbette bu kurulmada çalışanlardan(bu kadar kısa zamanda) liyakat beklenemez.
Sonra,
Cumhurbaşkanlığı sistemi ile rejimi değiştirdi. Diyeceksiniz ki; Muhalefet ve toplum kesimleri buna neden itiraz etmedi?
Ben 2004 yılındaki bir yazımda “ bu bir devrimdir. Bu devrimi ya yetti yahu deyip Anadolu İrfanı yapmıştır. Ya da eski sistemin ağaları bir İslamcı Parti eliyle çıkmaz sokaktan kurtulmak, dünya yapılanmasına uygun hale getirmek için yapmıştır.”Bana ikincisi daha yakın gözüküyor. Çünkü hem toplumu “topluluk” haline getirecek ve hem de dini yerlerde süründürecek. Öngörüm doğru çıktı galiba!..
Dolayısıyla,
Böyle bir organizasyon muhalefetin desteği ile ancak olur.
Bunlar komplo teorileri diyebilirsiniz. Belki de boş atıp dolu tutmaya çalışıyorum. Zararı yok.
Ama şunlara da itiraz edemezsiniz.
Bizi ayakta tutan tarım köylerin boşalması ile bitti. Toplum topluluk haline geldi. Şehirler muhtaç avara, şehirleşememiş insanlarla doldu. Geçmişin zenginleri yine bugünün katmerli zenginleri… Devlet kurumları sadece el değiştirdi. Din, gelenek yerlerde sürünüyor. Eğitim hak getire… 3Y’leri geçiniz efendim. En önemlisi, Anadolu, Anadolu olmaktan çıktı. Bütün zenginlikler batıya yığıldı.
Yani demem o ki!..
Leyleği budadık, ancak şimdi kuşa döndük!..
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yakup HALICI
DÜNÜN ve BUGÜNÜN TÜRKİYESİ!..(son)
BUGÜNÜN TÜRKİYESİ;
Demek ki; Ters giden bir şeyler vardı ki toplum AKP’ye teveccüh gösterdi demiştik. Yaklaşık 80 yıllık Cumhuriyet tarihinde siyasetçiler ideolojiler üzerinden oy devşirip iktidar olmanın yollarını aradılar. Ya da toplumun (din, laiklik gibi) hassas olduğu konuları işlediler. Daha marjinal olanları doğrudan ideolojiler üzerinden halkı ikna etmeye çalıştılar. MSP, MHP gibi partilerde toplumu birleştiren duyguları ideolojiler haline getirerek toplumu daha da ayrıştırdılar.
Hâlbuki toplumda böyle bir ayrıştırmayı yaratacak duygu seli olmadığı gibi, çatışma da yoktu.
Mesela,
Başörtüsünü siyaset aracı kullanmak isteyen toplum kesimi olmadığı gibi, bunu tehlike gören başka bir kesim de yoktu. Birileri tehlikeli gördü, diğeri karşı çıktı. Yani birbirlerini tetiklediler. Her iki kesim de aynı odaklara hizmet ettiler.
Sağın en büyük partisi olan Adalet Partisi bile zaman, zaman dini ve milliyetçiliği kullanmıştır. Süleyman Demirel köylüye önem verdiğini her zaman öne çıkarmıştır. Hâlbuki köylülüğün geçer akçe olmadığını, şehirleşmenin ivedilik kazanmasını, tarımın gelişmesi için köylüyü oturduğu yerden beslemek yerine tarım sanayine-modern tarıma hızla geçilmesi gerektiğini düşünmemiş, düşünme gereği duymamıştır.
Aslında modern, kültürlü ve her yönü ile gelişmiş bir toplum şehirleşmeden geçer. Neden olmadı/olamadı? Sorusu ayrı bir yazı konusu…
AKP iktidara üç iddia ile geldi. Yolsuzlukları, yoksulluğu giderecek ve adaleti sağlayacaktı. Bu üç iddianın giderilmesi için herhangi bir ideolojiye sahip olmanın gereği yok. Komünist partiler bile bu iddianın sahibidirler. AKP’nin bunları vaat etmesi geçmişin yanlışlarına tepkiden öte geçmezdi.
Asıl sorun daha derinlerde idi. Ülke hangi temel kültür üzerinde yükselecekti? Ülkede (her yönüyle) gelişme nasıl sağlanacaktı. Mesela köylülükten şehirleşmeye, ara mal üretiminden katma değeri yüksek ileri teknoloji üretimine nasıl geçilecekti? Çağdaş eğitim hangi çerçevede verilecekti? Vs…
AKP ilk on yılında kişi başı gelirimizin 3500 dolardan 10.000 dolara çıkartıldığı ile övünüyor. Muhalefet son on yılda AKP’nin bu başarısından uzaklaştığı ve orta gelir tuzağına düştüğümüz iddia ediliyor. AKP ilk on yılda gerçekten başarı sağladı mı? İlk on yılda ülkemize 220 milyar dolar yabancı sermaye girmiş. Bu girdilerle tarım mı geliştirildi, ileri teknoloji üretimine mi atladık, ya da eğitimde reform mu yaptık? Ben söylemeyeyim, cevabını biraz mürekkep yalamışlar pek ala verebilir.
Muhalefet AKP iktidarında bütün kamu mallarının satıldığını iddia ediyor. Doğrudur. Ama geçmişte bu fabrikaların iktidarların arpalığı olduğunu görmezden geliyorlar. Çağın artık kaçı olmadığı görmezden geliyorlar. Karşılarında hala okuma yüzdesi az, eğitimi zayıf toplum var. Kandırmak kolay.
AKP İLK ON YILINDA ŞUNLARI YAPTI;
Ülkede geçmişin izlerini silebilmek için dış yardımlarla topluma yalancı refah sundu. Köyden şehirlere göçlerle köyleri boşalttı. Şehirler işsiz ve şehirleşmemiş insan yığınları ile doldu. Suriye kargaşalığını bahane ederek ülkeyi haddini aşkın göçmenlerle doldurdu. Ülkemizin demografik yapısını bozdu. Ülke yoksullaştı, yardımlarla kendine bağımlı hale getirdi. Dünün kendi kendine yetebilen köylüsü bugünün şehir varoşlarında iktidara bağımlı muhtaç kitleler haline geldi.
Askeriye dâhil bütün kamu kurumlarını kendine bağımlı yandaş kurumlar haline getirdi. Ve elbette bu kurulmada çalışanlardan (bu kadar kısa zamanda) liyakat beklenemez.
Sonra,
Cumhurbaşkanlığı sistemi ile rejimi değiştirdi. Diyeceksiniz ki; Muhalefet ve toplum kesimleri buna neden itiraz etmedi?
Ben 2004 yılındaki bir yazımda “ bu bir devrimdir. Bu devrimi ya yetti yahu deyip Anadolu İrfanı yapmıştır. Ya da eski sistemin ağaları bir İslamcı Parti eliyle çıkmaz sokaktan kurtulmak, dünya yapılanmasına uygun hale getirmek için yapmıştır.” Bana ikincisi daha yakın gözüküyor. Çünkü hem toplumu “topluluk” haline getirecek ve hem de dini yerlerde süründürecek. Öngörüm doğru çıktı galiba!..
Dolayısıyla,
Böyle bir organizasyon muhalefetin desteği ile ancak olur.
Bunlar komplo teorileri diyebilirsiniz. Belki de boş atıp dolu tutmaya çalışıyorum. Zararı yok.
Ama şunlara da itiraz edemezsiniz.
Bizi ayakta tutan tarım köylerin boşalması ile bitti. Toplum topluluk haline geldi. Şehirler muhtaç avara, şehirleşememiş insanlarla doldu. Geçmişin zenginleri yine bugünün katmerli zenginleri… Devlet kurumları sadece el değiştirdi. Din, gelenek yerlerde sürünüyor. Eğitim hak getire… 3Y’leri geçiniz efendim. En önemlisi, Anadolu, Anadolu olmaktan çıktı. Bütün zenginlikler batıya yığıldı.
Yani demem o ki!..
Leyleği budadık, ancak şimdi kuşa döndük!..