Vaktiyle Terme Ünye sınırındaki Akçay Mevkiinde Karayolunun kıyısında ip gibi dizilir, Ankara’dan gelen ağamızı karşılardık.
O da tek tek bizimle tokalaşır, gönlümüzü alırdı.
Haşa… Gel bakayım Ankara’da ne yaptın ne ettin anlat bakalım demek ne haddimize…
Dert babası, hal çaresi, iş ümidimiz, geleceğimizin teminatı ağayı üzmek katli vacip nedeni sayılmaz-mıydı?
Bugün ip gibi Akçay’da dizilmiyoruz ama geri kalanı aşağı yukarı aynı. Bundan birkaç gün önce yolda arabama bir tanıdığımı aldım.
Adam daha arabama biner binmez “abi Ünyelilere çok gördüm. Gelen misafir böyle mi karşılanır.”
Hayırdır dememe fırsat bırakmadan “Bugün at harasına açılışa gittim ki ne göreyim? Kimsecikler yoktu.”
Adam derdine yansın… Ya da “Ünyelüler” düşünsün. Onu da ben mi düşüneceğim.
Zamanında,
Ordu büyükşehir olsun mu olmasın mı? Tartışmaları yaşanırken tavrım olması yönündeydi. Gerekçem hiç olmazsa Ankara ağalarının esiri olmayız. Ordu özelinde hakkımızı daha iyi savunuruz. Diye düşünmüştüm ama yanılmışım. Meğer sıkıntı mayadaymış.
Yola Ünye’den çıktık ama asıl konum bu değil.
Özelde Ünye’nin genelde Anadolu’nun içinin boşaldığı üzerine kelam edeceğim.
Geçmişten örnek verdim. Yönümüzü Ankara’ya dönüp oradan gelecek ihsana bel bağladık. ‘Nimetimizi’ getirecek olanlar da çok iyi bildikleri için gayet güzel bunu kullandılar.
Ya bugün,
Yirmi küsur yılda gelinen nokta hiç de iç açıcı değil. Eskiden hiç olmazsa yerelde öyle böyle yetişmiş siyasetçiler vardı. Yeri geldiğinde vaziyeti idare ediyorlardı. AKP ile beraber yerel siyasetçiler tasfiye edilerek tamamen merkez ağırlıklı siyaset politikaları güdüldü.
Bunu sadece AKP yapsa anlayabiliriz. Erdoğan ağırlıklı politikalar nedeniyle her şey merkezde olup bitiyor. Anladık, ama öbür partilere ne oluyor?
CHP ile devam edeceğim,
Malum olduğu üzere seçimden sonra CHP’de değiştirelim yok değiştirmeyelim…Değiştirelim demedik değişim dedik laf ebelikleri gırla gidiyor. Bakıyorsunuz koskoca Türkiye’de bir Ankara bir de İstanbul var. Gerisi maç seyreder gibi bir o kaleye bir bu kaleye dikkat kesiliyorlar.
Diyeceksiniz ki,
Kurultayda oy kullanıyorlar ya daha ne istiyorsun? Karpuz seçer gibi o kalsın bu gelsin yapılıp ‘tercih edilmiş seçiciler’ oy kullansalar ne olacak?
Kimin kimi tuttuğu beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren, kendi partisinin sorunlarına bu derece duyarsız ve karıştırılmayan yerel teşkilatların yerelin hele de ülke sorunlarına duyarlı ve fikir üretebileceğinize kanat getirebilir-misiniz?
Onun ötesinde, yerelin ileride partinin bayrağını taşıyabilecek cendereden geçmiş tecrübe kazanmış kadroların yetiştirilebileceğine inanmak oldukça zor.
Ya ne olur? Hani perşembenin gelişi çarşambadan belli derler ya…
Birileri sahaya İmamoğlu gibilerini sürer, hasbelkader bir de seçim kazandı mı işte sana partiyi uçuracak lider adayı.
Partiyi öyle bir şahlandıracak ki değme gitsin. Kimler bunu söyler, yazar, çizer… Merkezin malum işbirlikçi medyaları.
Bir de “ben ekonomistim” dedi mi işlem tamam.
Mavra bir tarafa, dün akşam erinmedim partilerin web sayfalarına baktım. Dişe dokunur bir şeyler aradım ama nafile. Hani liderlerin posterleri de olmasa sayfalar bembeyaz desem yeridir. Birileri lider pazarlar, biz gariban Anadolu da peşi sıra ömrümüzü yeriz. Devran böyle döner gider… Dolap beygiri gibi…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Yakup HALICI
PADİŞAHIM ÇOK YAŞA !..
Vaktiyle Terme Ünye sınırındaki Akçay Mevkiinde Karayolunun kıyısında ip gibi dizilir, Ankara’dan gelen ağamızı karşılardık.
O da tek tek bizimle tokalaşır, gönlümüzü alırdı.
Haşa… Gel bakayım Ankara’da ne yaptın ne ettin anlat bakalım demek ne haddimize…
Dert babası, hal çaresi, iş ümidimiz, geleceğimizin teminatı ağayı üzmek katli vacip nedeni sayılmaz-mıydı?
Bugün ip gibi Akçay’da dizilmiyoruz ama geri kalanı aşağı yukarı aynı. Bundan birkaç gün önce yolda arabama bir tanıdığımı aldım.
Adam daha arabama biner binmez “abi Ünyelilere çok gördüm. Gelen misafir böyle mi karşılanır.”
Hayırdır dememe fırsat bırakmadan “Bugün at harasına açılışa gittim ki ne göreyim? Kimsecikler yoktu.”
Adam derdine yansın… Ya da “Ünyelüler” düşünsün. Onu da ben mi düşüneceğim.
Zamanında,
Ordu büyükşehir olsun mu olmasın mı? Tartışmaları yaşanırken tavrım olması yönündeydi. Gerekçem hiç olmazsa Ankara ağalarının esiri olmayız. Ordu özelinde hakkımızı daha iyi savunuruz. Diye düşünmüştüm ama yanılmışım. Meğer sıkıntı mayadaymış.
Yola Ünye’den çıktık ama asıl konum bu değil.
Özelde Ünye’nin genelde Anadolu’nun içinin boşaldığı üzerine kelam edeceğim.
Geçmişten örnek verdim. Yönümüzü Ankara’ya dönüp oradan gelecek ihsana bel bağladık. ‘Nimetimizi’ getirecek olanlar da çok iyi bildikleri için gayet güzel bunu kullandılar.
Ya bugün,
Yirmi küsur yılda gelinen nokta hiç de iç açıcı değil. Eskiden hiç olmazsa yerelde öyle böyle yetişmiş siyasetçiler vardı. Yeri geldiğinde vaziyeti idare ediyorlardı. AKP ile beraber yerel siyasetçiler tasfiye edilerek tamamen merkez ağırlıklı siyaset politikaları güdüldü.
Bunu sadece AKP yapsa anlayabiliriz. Erdoğan ağırlıklı politikalar nedeniyle her şey merkezde olup bitiyor. Anladık, ama öbür partilere ne oluyor?
CHP ile devam edeceğim,
Malum olduğu üzere seçimden sonra CHP’de değiştirelim yok değiştirmeyelim…Değiştirelim demedik değişim dedik laf ebelikleri gırla gidiyor. Bakıyorsunuz koskoca Türkiye’de bir Ankara bir de İstanbul var. Gerisi maç seyreder gibi bir o kaleye bir bu kaleye dikkat kesiliyorlar.
Diyeceksiniz ki,
Kurultayda oy kullanıyorlar ya daha ne istiyorsun? Karpuz seçer gibi o kalsın bu gelsin yapılıp ‘tercih edilmiş seçiciler’ oy kullansalar ne olacak?
Kimin kimi tuttuğu beni ilgilendirmiyor. Beni ilgilendiren, kendi partisinin sorunlarına bu derece duyarsız ve karıştırılmayan yerel teşkilatların yerelin hele de ülke sorunlarına duyarlı ve fikir üretebileceğinize kanat getirebilir-misiniz?
Onun ötesinde, yerelin ileride partinin bayrağını taşıyabilecek cendereden geçmiş tecrübe kazanmış kadroların yetiştirilebileceğine inanmak oldukça zor.
Ya ne olur? Hani perşembenin gelişi çarşambadan belli derler ya…
Birileri sahaya İmamoğlu gibilerini sürer, hasbelkader bir de seçim kazandı mı işte sana partiyi uçuracak lider adayı.
Partiyi öyle bir şahlandıracak ki değme gitsin. Kimler bunu söyler, yazar, çizer… Merkezin malum işbirlikçi medyaları.
Bir de “ben ekonomistim” dedi mi işlem tamam.
Mavra bir tarafa, dün akşam erinmedim partilerin web sayfalarına baktım. Dişe dokunur bir şeyler aradım ama nafile. Hani liderlerin posterleri de olmasa sayfalar bembeyaz desem yeridir. Birileri lider pazarlar, biz gariban Anadolu da peşi sıra ömrümüzü yeriz. Devran böyle döner gider… Dolap beygiri gibi…