SON DAKİKA
Hava Durumu

TÜRKİYE…BOŞ ÇERÇEVE!..

Yazının Giriş Tarihi: 19.02.2024 12:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.02.2024 12:46

Bundan birkaç gün önce bir yazıda okudum; Sovyetler Birliği yıkıldıktan sonra, Rusya ekonomisi darboğaza girmişti.

Köhneleşmiş üretim sistemi çökmüş halkın ihtiyacını karşılayamaz hale gelmişti. Ülkenin ihracatı petrol, doğalgaz ve keresteye kalmıştı.

Rusya bu ürünleri ihraç edip patates dâhil çoğu ihtiyacını bu parayla karşılıyordu.

Burada iki şey dikkatimi çekti.

Birincisi, daha birkaç yıl önce (zor da olsa) ihtiyaçlar karşılanıyordu. Ne oldu da birden bire her alanda üretim düştü?

İkincisi ise Mc Donals ve Coca Cola gibi (o günün şartlarında) Rusya için lüks tüketim araçlarının ülkeye girişine izin verilmiş, hızla yayılmıştı? Üstelik fukara(!)halktan da rağbet görüyordu.

Gorbaçov’a göre Sovyetler Birliğinde özgürlük olmalıydı ve bunun için gerekli adımlar atılmalıydı.

Gorbaçov acaba bu adımların Sovyetler Birliğinin yıkılmasına yol açacağını ve birden bire halkın açlık sınırına geleceğinin hesabını yapamamış-mıydı?

Hadi diyelim Gorbaçov bunu göremedi, Sovyet’in diğer idarecileri de mi fark edememişlerdi?

Belli ki bir operasyon vardı ve Sovyet’in bütün unsurları bunun içinde idi.

Türkiye’nin 2000 yılına kadar %40’ı köylerde yaşıyordu. Yani Cumhuriyetin kuruluşundan 2000 yılına kadar yaklaşık 80 yılda %50 civarındaki nüfusu şehirli yapabilmişti. Bu ülkemizin köylü bir toplum olduğu, ekonomisinin de tarıma dayandığı anlamına geliyordu. Üstelik köy ve köylülüğe dayalı tarım yapan, tarım sanayisi gelişmemiş bir toplum…

2020 yılında köy nüfusu  ’lara geriledi, şehirli nüfusu %90’lara çıktı. Yani 20 yıl zarfında köyden şehre %30’luk bir hareketlilik yaşandı. Yine en az ’luk bir nüfuz hareketi de kasabalardan daha büyük şehirlere göç etti. Yani 20 yıl gibi kısa zamanda ülkemizde %40’lık bir nüfus hareketliliği yaşandı.

Bu sosyal ve kültürel karışıklığa yol açtığı gibi, köye dayalı tarım ekonomisi de sekteye uğradı. Bunun yerine tarım sanayi geliştirildi mi? Sorduğumuz sorunun cevabı ne yazık ki olumlu olmuyor. Örnekleme yaparsak; 2000 yılında 20 milyon hektar alanda bakliyat üretimi yapılırken bugün 9 milyon dekar üretim yapılıyor.

Köylerden şehirlere göç eden nüfusa şehirlerde istihdam sağlanabildi mi? Elbette hayır.

Göç edenler ne ile geçimlerini sağlıyor? Büyük bir çoğunluk ya devlet yardımları ile ya da ucuz, kalifiyesiz işlerde çalışıp, kıt kanaat geçiniyor.

Bunun ötesinde;

Ülkemize 10 milyona (bu da yaklaşık nüfusumuzun’si eder) yakın göçmen kabul ediyoruz. Onlara da ( legal ya da illegal) iş imkânları sağlamaya çalışıyoruz.

Sözün özü; (sığınmacılarla birlikte) toplamda son 20 yılda ülke nüfuzumuzun %50’si yerinden edilmiş. Yani yaşadığı toplumda yabancı durumuna düşmüş.

Demografik yapısı bu denli oynanmış hangi ülke ayakta kalabilir? Ya da belini doğrultabilir?

Ben yazımı burada noktalayacağım. İlerisi benim haddimi aşıyor.

Ama son olarak şunu hatırlatmak isterim;

Gorbaçov da vaktiyle güzel şeyler söylemiş hayaller kurdurmuştu. Elbette Sovyet çoğunluk elitleri ile beraber… Ve yine elbette aptal değillerdi!... Ama onların Sovyet’ten sonra sahiplenecekleri Rusya’ları vardı. Ya bizim?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.