SON DAKİKA
Hava Durumu

DUT VE MAZİ

Yazının Giriş Tarihi: 28.10.2025 15:28
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.10.2025 15:29

Çok kişi; bir ses, bir renk, bir koku duyduğunda maziye gider. Hatta bazen esen bir rüzgâr, bazen yağan bir yağmur, bazen bir eşya… Sizi bugünden alıp mazinin derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkarır.
Çok kişide olduğu gibi bazen bende de öyle oluyor.
İnsan yaşlanınca geçmişini daha çok hatırlıyor olabilir. Ancak bir hayal yolculuğuna çıktığınız zaman geçmişe ait bazı şeyler resmigeçit yapar hayalinizde. Tabii seneler öncesini hatırlatan şeyler arasında seyrettiğiniz bir filmin, okuduğunuz bir kitap veya yazının da katkısı olabilir.
Başkalarından dinlediğiniz bir hayat hikâyesi, bir kavga sebebi, bir düğün ve bir cenaze sizi geçmişe götürebilir.
Beni çocukluğuma götüren şeylerden biri de duttur. Evet dut. Bazı meyveler ticari olmaktan çok tadımlıktır. Her ne kadar semt pazarlarında satıldığı olsa da bölgemizde uzun seneler önce kiraz, karayemiş, dut gibi meyveler ticari olarak hayatımıza girmemişti. Her hanenin bir dut ağacı mutlaka olurdu.
Dut ağacından toplanıp önümüze gelse de yaygın şekli “silkeleme” yoluyla önümüze gelir. Dut silkelemek kolay bir iş değildir. Bir kişi ağaçta olacak, en az dört kişi de “sergi” denilen tekstil ürünün dört köşesinden tutar. Ağaçta olan kişi aşağıda yani yerde bulunan dört kişiyi “şurada durun, aşağı gidin, sağa veya sola kayın” gibi sözlerle yönlendirir ve bulunduğu dalı tekmeler. Dökülen dutların boşa gittiği de olur.
Sonunda bir araya getirilen dutlar ailece yenir. Geri kalanı ise pekmez yapılmak üzere saklanır. Daha sonra zahmetli bir işlemden geçecektir.
Silkeleme yoluyla dökülen dutun en önemli tarafı bütün ailece beraber yenmesidir. Yoksa dalından yenilen dutun tadı başka şeye benzemez. Elbette her meyveyi dalından yemek daha güzeldir.
Kendine has hoş kokusu olan dutun ömrü en fazla yirmi gündür. Yani olgunlaşmasından kısa zaman sonra önce soframızdan sonra da ağacından ayrılır.
Bir sene içinde yani 365 günlük zaman zarfında ancak yirmi gün bizimle beraber olabilir. Artık yenisinin tadına bakmak için en az 320 beklenecektir. Kim öle, kim kala yani.
Dutun dışında olan meyveler uzun süre temin edildiği için yolunun gözlenmesi de fazla uzun sürmez.
İşte o kendine has kokusu olan dutu ne zaman ağzıma atsam çocukluğuma giderim. Kolay mı benim yaşımda biri tam tamına altmış sene öncesine gidecek. Şimdi yaşlı sınıfında olan biri için çocukluk dönemine ait zamanı hatırlaması insana nasıl bir his verir varın onu yaşayanlara sorun.
Dut daha sonra pekmez olarak hayatımızda farklı bir şekilde yerini alır. Her ne kadar pekmezin tadı dutun kendisine benzemese de hafızlara kazınmış o tadı unutmak mümkün mü?
Büyükler “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer” demişler. Geçmiş zaman ancak takvimlerdeki rakamlara göre geçmiştir. Hafıza denilen kaydedici, hatıraları andıkça zamanın geçtiğini ancak takvimler yazar.
Bırakalım takvimler üzerine düşeni yapsın. Saatler de öyle. Ancak şu bilinmeli ki “Gönül zamanı” farklı işler. Ne saatlere benzer, ne takvimlere.
Zamanınızın kıymetini biliniz.
Dut güzel meyvedir. Zamanı gelince en az bir kere tadınız. Çünkü ileri yaşlarda size çok şey hatırlatacak. En azından çocukluğunuzu.
İşte o hatırladığınız şeyi takvimler izah edemez. Sadece üzerinde bazı rakamlarla açıklamaya çalışır ki tarif ile sevmeye benzer. Sevmenin tarifi mi olur?

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.