Ekim ayının son haftası içindeyiz. Yaz yavaş yavaş “boğucu” etkisini kaybediyor. Bazı bitkilerin yaprakları sonbahara ait emareler gösteriyor.
Bu sefer yolum Ordu’nun Gürgentepe ilçesine. Sahilde sıcaklık ve nemin varlığı hala devam ettiriyor. Sanki yaz bitmemiş gibi. Ancak sahilden uzaklaştıkça sararmış yapraklar selamlıyor insanı. Bazen esen hafif bir rüzgâr dalından koparıp sürüklüyor o yaprakları. İçi bir tuhaf oluyor insanın…
Yollar kıvrım kıvrım ve hala yeşilin hâkimiyeti var. Bazen geniş bir vadinin içinden geçtiğinizi anlıyorsunuz. Karşı tepelerin muhtelif yerlerinde bulunan evler, orada bir hayatın olduğunun varlık delili. İnsan düşünmüyor değil burada ne yerler ne içerler diye. En yakındaki evler bile epey uzak çünkü. Gün 24 saat ve yapılması gereken işler var.
Hızla geçerken gözden kayboluyor o binalar. Ardından başka binalar geliyor görüntüye. Buralara daha önce hiç gelmemiş olanlar ilk gördüklerinde ne hissederler bilmem ama ben tarifi mümkün olmayan hisler içinde yol alıyorum.
Gideceğim yer olan Gürgentepe’ye varıyorum. Önce taşıt ile daha sonra da yaya geziyorum ilçeyi. Bana söyleyecekleri vardır harfsiz ve kelimesiz olarak diye…
Birtakım gözlem ve incelemeler yapıyorum şehir ile ilgili. Eski bir binanın fotoğrafını çekerken bir vatandaş “Pencerelerinin demirlerini mi beğendin” diye latife yollu soru soruyor. Terk edilmiş bir evin ilk yapıldığı seneler geliyor gözümün önüne. Ve o yıllarda değil Gürgentepe’nin, büyük şehirlerin bile şimdiki gibi olmadığını düşünüyorum.
Bir süre sonra Gürgentepe Belediye binasına giriyorum.
O gün sanırım belediye de “Halk Günü” gibi bir durum var. Birçok vatandaş Belediye Başkanı Sayın Yaşar Şahin Bey’in makamında toplanmış. Ben de bir kenara oturuyorum. Vatandaşlar derdini anlatıyor. Hatta Başkan Bey bir vatandaştan telefonunu isteyince; vatandaş cevap olarak “Gaybete bilmiyorum” diyor. Bu ifade bizim oralarda “Ezberimde yok” demek. Vatandaşın bu tür ifadeleri bana hep samimi ve sıcak gelmiştir.
Yaşar Şahin Bey’in makamında bulunan kişiler isteklerini sıralıyor. Tabii ben konuşulan mevzulara vakıf olmadığım için bir kenarda oturup sıramı bekliyorum. Başkan Yaşar Şahin Bey oradakileri dikkatlice dinliyor ve bazıları ile ilgili açıklamalar yapıyor. Belli bir zaman sonra oradakilerin konuşması bitiyor. Sonunda misafir olarak sıra bana geliyor.
Ben Gürgentepe’ye gelişimin sebeplerini açıklıyorum. Tabii başlangıçta orada bulunan kişiler arasında “Ta Ünye’den kalkıp bunun için mi gelmiş buralara” diyenler olabilir. Ancak Başkan Yaşar Şahin Bey beni anlıyor. Daha sonra aramızda oradakilerin de dinlediği sohbete geçiliyor. Konunun merkezinde Gürgentepe var.
Başkan Bey ile bir ilçe için kültürel olarak neler yapılabilir konusu üzerinde sohbet ediyoruz. Bu arada emekli bir eğitimci olduğumu söylediğim için bu hususta söylediklerime itibar edip notlar alıyor. Karşılıklı sohbetin ardından, Gürgentepe Kaymakamlığına da uğramak istediğimi söyleyince bu hususta bana yardımcı oluyor.
Bir sonraki yazımda ziyaret ile ilgili konuşmaları ihtiva eden başka bir yazı daha yazacağım. Son olarak şunu söylemek isterim hem Yaşar Şahin Başkan hem de Gürgentepe Kaymakamı Sayın BuketYeşilgül Hanımefendi bulundukları içe açısından bir şans. Daha sonraki yazımda Başkan Yaşar Şahin Bey ve KaymakamSayın Buket YeşilgülHanımefendi ile ilgili görüşlerime dair bir iki kelam edeceğim.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKİ ORDU
GÜRGENTEPE YOLUNDA
Ekim ayının son haftası içindeyiz. Yaz yavaş yavaş “boğucu” etkisini kaybediyor. Bazı bitkilerin yaprakları sonbahara ait emareler gösteriyor.
Bu sefer yolum Ordu’nun Gürgentepe ilçesine. Sahilde sıcaklık ve nemin varlığı hala devam ettiriyor. Sanki yaz bitmemiş gibi. Ancak sahilden uzaklaştıkça sararmış yapraklar selamlıyor insanı. Bazen esen hafif bir rüzgâr dalından koparıp sürüklüyor o yaprakları. İçi bir tuhaf oluyor insanın…
Yollar kıvrım kıvrım ve hala yeşilin hâkimiyeti var. Bazen geniş bir vadinin içinden geçtiğinizi anlıyorsunuz. Karşı tepelerin muhtelif yerlerinde bulunan evler, orada bir hayatın olduğunun varlık delili. İnsan düşünmüyor değil burada ne yerler ne içerler diye. En yakındaki evler bile epey uzak çünkü. Gün 24 saat ve yapılması gereken işler var.
Hızla geçerken gözden kayboluyor o binalar. Ardından başka binalar geliyor görüntüye. Buralara daha önce hiç gelmemiş olanlar ilk gördüklerinde ne hissederler bilmem ama ben tarifi mümkün olmayan hisler içinde yol alıyorum.
Gideceğim yer olan Gürgentepe’ye varıyorum. Önce taşıt ile daha sonra da yaya geziyorum ilçeyi. Bana söyleyecekleri vardır harfsiz ve kelimesiz olarak diye…
Birtakım gözlem ve incelemeler yapıyorum şehir ile ilgili. Eski bir binanın fotoğrafını çekerken bir vatandaş “Pencerelerinin demirlerini mi beğendin” diye latife yollu soru soruyor. Terk edilmiş bir evin ilk yapıldığı seneler geliyor gözümün önüne. Ve o yıllarda değil Gürgentepe’nin, büyük şehirlerin bile şimdiki gibi olmadığını düşünüyorum.
Bir süre sonra Gürgentepe Belediye binasına giriyorum.
O gün sanırım belediye de “Halk Günü” gibi bir durum var. Birçok vatandaş Belediye Başkanı Sayın Yaşar Şahin Bey’in makamında toplanmış. Ben de bir kenara oturuyorum. Vatandaşlar derdini anlatıyor. Hatta Başkan Bey bir vatandaştan telefonunu isteyince; vatandaş cevap olarak “Gaybete bilmiyorum” diyor. Bu ifade bizim oralarda “Ezberimde yok” demek. Vatandaşın bu tür ifadeleri bana hep samimi ve sıcak gelmiştir.
Yaşar Şahin Bey’in makamında bulunan kişiler isteklerini sıralıyor. Tabii ben konuşulan mevzulara vakıf olmadığım için bir kenarda oturup sıramı bekliyorum. Başkan Yaşar Şahin Bey oradakileri dikkatlice dinliyor ve bazıları ile ilgili açıklamalar yapıyor. Belli bir zaman sonra oradakilerin konuşması bitiyor. Sonunda misafir olarak sıra bana geliyor.
Ben Gürgentepe’ye gelişimin sebeplerini açıklıyorum. Tabii başlangıçta orada bulunan kişiler arasında “Ta Ünye’den kalkıp bunun için mi gelmiş buralara” diyenler olabilir. Ancak Başkan Yaşar Şahin Bey beni anlıyor. Daha sonra aramızda oradakilerin de dinlediği sohbete geçiliyor. Konunun merkezinde Gürgentepe var.
Başkan Bey ile bir ilçe için kültürel olarak neler yapılabilir konusu üzerinde sohbet ediyoruz. Bu arada emekli bir eğitimci olduğumu söylediğim için bu hususta söylediklerime itibar edip notlar alıyor. Karşılıklı sohbetin ardından, Gürgentepe Kaymakamlığına da uğramak istediğimi söyleyince bu hususta bana yardımcı oluyor.
Bir sonraki yazımda ziyaret ile ilgili konuşmaları ihtiva eden başka bir yazı daha yazacağım. Son olarak şunu söylemek isterim hem Yaşar Şahin Başkan hem de Gürgentepe Kaymakamı Sayın BuketYeşilgül Hanımefendi bulundukları içe açısından bir şans. Daha sonraki yazımda Başkan Yaşar Şahin Bey ve KaymakamSayın Buket YeşilgülHanımefendi ile ilgili görüşlerime dair bir iki kelam edeceğim.