Nisan ayının ortalarıydı. Yine, yeni yerler görmek için yollara düşmüştüm. Fatsa ilçesine geldiğimde rotayı Fatsa- Çatalpınar güzergâhına çevirdim. Yolumun üzerinde eski idare biçimiyle Meşebükü köyü de vardı. Daha sonra bu yer, kanuni bir düzenleme ile mahalle ismini aldı.
Emekli bir eğitimci olarak bazen okulları da ziyaret ederdim. Meşebükü ilk/Ortaokulu ziyaretim öyle oldu.
Tanışma faslının ardından okul müdürü İsmail Teke Bey 6. Sınıf öğrencilerinden İrem İmamlı adlı öğrencinin ülke genelinde yapılan bir kompozisyon yarışmasında Türkiye birincisi olduğunu söylediğinde bu durumu önce haber, daha sonra da köşemde yazmıştım.
Aradan geçen zaman içinde aynı okula tekrar uğrayıp Türkiye birincisi olan öğrenciyle hem tanışmak, hem de onu yazmaya ve okumaya özendirmek ve ödüllendirmek istedim. Atalarımızın; “Çam sakızı çoban armağanı” diye ifade ettiği gibi ben de “Kendi kitabımı” hediye ettim. Öğrencimiz belki ilk defa bir kitabı yazarının elinden alıyordu.
Tabii o yaşta biri için çok değerli bir hediye sayılıyordu. Kitabı kendisine takdim edip sınıfına doğru giderken elindeki imzalı kitabı arkadaşlarına gösteriyordu.
Bulunduğum yer ile okul arası 27 km kadardı. Ben bu yolu sadece öğrencimizi tebrik etmek ve tanışmak maksadıyla almış bulunuyordum.
İrem İmamlı ve akranları ülkemizin yarınlarıydı. Yarınlarımızda ne kadar vasıflı veya eğitimli kişi olursa ülkemiz açısından da önemli olacaktı. Bir eğitimci olarak elimden gelen kadarıyla bir şeyler yapmak istedim. Gönül ister ki İrem ve başka İremler teşvik edilmeli, onları yarınlara hazırlamak için gerekli gayreti sarf edilmeli.
Elbette İrem’in eğitim gördüğü okulu ve öğretmenleri bu işin önemli bir kısmını yapıyor. Ancak cüzdanının yanında vicdanı da “kabarık” olan kişiler İrem gibilere ön ayak olmalı onları eğitim hayatları boyunca desteklemeli.
Bu gibi kişilerin sayısı artarsa hepimiz kârlı çıkarız. Bu işler “Hep bana” ile olmaz.
İrem ile tanışıp, hediyesini takdim edip bir de hatıra fotoğrafı ile ‘an’ı kayıt altına aldık. Ve ben gönül huzuru içinde 27 km daha yolculuktan sonra evime gelmiş oldum.
Bugün ülkemizin muhtelif yerlerinde; sporcu, sanatçı, yazar, şair, ilim ve kültür insanları olacak çok kişi var. Muhtemelen onlar da çevresinde biliniyorlardır. Kısaca topyekûn bir hamleye ihtiyacımız var.
Ülkemizde eli kalem tutan, laboratuvarlarda çalışmalar yapan, insan hayatını kolaylaştıracak pek çok şeyi planlayıp hayata geçirebilecek gençlerimiz var. Bunlar tespit edilip işi sadece devlete bırakmadan onlara yardımcı olmamız gerekiyor.
Nasıl ki ev yaptırırken ustanın kalitelisini, mal alırken dayanıklı olanını, doktor ararken geçmiş başarısını ve buna benzer şeyler için didik didik en uygun kişiyi arıyorsak; bunları hayata kazandıracak davranışları yapmamız gerekiyor.
Siz şu anda ülkenin hangi ilkokulunda; bir ressam, bir sporcu, bir mühendis, bir üst seviye yönetici, bir şair ve bir yazarın eğitim yaptığını biliyor musunuz? Elbette bunu önceden bilemeyiz. Ancak eskilerin “Alametifarika” diye adlandırdığı kendini belli eden kişiler vardır. İrem İmamlı’da böyle biridir. Artık o bir yazar adayıdır. Zaman içinde tercihi değişirse buna da kendisinin karar vermesi gerekir.
İnsanlar her ne işi yaparsa yapsınokuma ve yazmayı da yanı sıra yapabilir. İrem kızımıza gelecek hayatında başarılar diler; onu bu günlere gelmesinde emeği geçen “herkese” teşekkür ederim. Umarım yarınlarımıza yön veren kişilerden olur.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKİ ORDU
İKİNCİ MEŞEBÜKÜ ZİYARETİM
Nisan ayının ortalarıydı. Yine, yeni yerler görmek için yollara düşmüştüm. Fatsa ilçesine geldiğimde rotayı Fatsa- Çatalpınar güzergâhına çevirdim. Yolumun üzerinde eski idare biçimiyle Meşebükü köyü de vardı. Daha sonra bu yer, kanuni bir düzenleme ile mahalle ismini aldı.
Emekli bir eğitimci olarak bazen okulları da ziyaret ederdim. Meşebükü ilk/Ortaokulu ziyaretim öyle oldu.
Tanışma faslının ardından okul müdürü İsmail Teke Bey 6. Sınıf öğrencilerinden İrem İmamlı adlı öğrencinin ülke genelinde yapılan bir kompozisyon yarışmasında Türkiye birincisi olduğunu söylediğinde bu durumu önce haber, daha sonra da köşemde yazmıştım.
Aradan geçen zaman içinde aynı okula tekrar uğrayıp Türkiye birincisi olan öğrenciyle hem tanışmak, hem de onu yazmaya ve okumaya özendirmek ve ödüllendirmek istedim. Atalarımızın; “Çam sakızı çoban armağanı” diye ifade ettiği gibi ben de “Kendi kitabımı” hediye ettim. Öğrencimiz belki ilk defa bir kitabı yazarının elinden alıyordu.
Tabii o yaşta biri için çok değerli bir hediye sayılıyordu. Kitabı kendisine takdim edip sınıfına doğru giderken elindeki imzalı kitabı arkadaşlarına gösteriyordu.
Bulunduğum yer ile okul arası 27 km kadardı. Ben bu yolu sadece öğrencimizi tebrik etmek ve tanışmak maksadıyla almış bulunuyordum.
İrem İmamlı ve akranları ülkemizin yarınlarıydı. Yarınlarımızda ne kadar vasıflı veya eğitimli kişi olursa ülkemiz açısından da önemli olacaktı. Bir eğitimci olarak elimden gelen kadarıyla bir şeyler yapmak istedim. Gönül ister ki İrem ve başka İremler teşvik edilmeli, onları yarınlara hazırlamak için gerekli gayreti sarf edilmeli.
Elbette İrem’in eğitim gördüğü okulu ve öğretmenleri bu işin önemli bir kısmını yapıyor. Ancak cüzdanının yanında vicdanı da “kabarık” olan kişiler İrem gibilere ön ayak olmalı onları eğitim hayatları boyunca desteklemeli.
Bu gibi kişilerin sayısı artarsa hepimiz kârlı çıkarız. Bu işler “Hep bana” ile olmaz.
İrem ile tanışıp, hediyesini takdim edip bir de hatıra fotoğrafı ile ‘an’ı kayıt altına aldık. Ve ben gönül huzuru içinde 27 km daha yolculuktan sonra evime gelmiş oldum.
Bugün ülkemizin muhtelif yerlerinde; sporcu, sanatçı, yazar, şair, ilim ve kültür insanları olacak çok kişi var. Muhtemelen onlar da çevresinde biliniyorlardır. Kısaca topyekûn bir hamleye ihtiyacımız var.
Ülkemizde eli kalem tutan, laboratuvarlarda çalışmalar yapan, insan hayatını kolaylaştıracak pek çok şeyi planlayıp hayata geçirebilecek gençlerimiz var. Bunlar tespit edilip işi sadece devlete bırakmadan onlara yardımcı olmamız gerekiyor.
Nasıl ki ev yaptırırken ustanın kalitelisini, mal alırken dayanıklı olanını, doktor ararken geçmiş başarısını ve buna benzer şeyler için didik didik en uygun kişiyi arıyorsak; bunları hayata kazandıracak davranışları yapmamız gerekiyor.
Siz şu anda ülkenin hangi ilkokulunda; bir ressam, bir sporcu, bir mühendis, bir üst seviye yönetici, bir şair ve bir yazarın eğitim yaptığını biliyor musunuz? Elbette bunu önceden bilemeyiz. Ancak eskilerin “Alametifarika” diye adlandırdığı kendini belli eden kişiler vardır. İrem İmamlı’da böyle biridir. Artık o bir yazar adayıdır. Zaman içinde tercihi değişirse buna da kendisinin karar vermesi gerekir.
İnsanlar her ne işi yaparsa yapsınokuma ve yazmayı da yanı sıra yapabilir. İrem kızımıza gelecek hayatında başarılar diler; onu bu günlere gelmesinde emeği geçen “herkese” teşekkür ederim. Umarım yarınlarımıza yön veren kişilerden olur.