Vilayetler, “Büyük Şehir” ve normal şehir diye tanımlanmadan önce beldeler vardı. Bu beldeler ilçeden küçük, köylerden büyük yerlerdi ve her beldenin bir Belediye Başkanı olurdu.
Beldeler; göçü tamamen durduramazdı ama köylere nazaran daha az olurdu. Az da olsa istihdam sağlayan yerlerdi.
Büyük Şehir statüsünde olan vilayetlerde “belde” olarak bilinen yerler birdenbire mahalle oldular. Bu kervana “Ilıca” da katılmış oldu.
Kadim dostum Seyfi Günaçtı ile Ilıca’ya vardığımızda ilk dikkatimizi çeken terk edilmiş belediye binası oldu. Her ne kadar orada yaşamasam da aklıma; o binanın içinde ne kararlar alındı, ne planlar yapıldı ve ahali için neler düşünüldü sorusu geldi.
Beldenin veya yeni ismi ile mahallenin son ucuna kadar gidip orada durduk. Sonra mahallenin içine doğru yürüdük.
Tabii olarak bir Anadolu köyüne benzemişti. Orada bulunan Termal Otel dışında yeni binalar yoktu. Bu normal bir şeydi. Coğrafi olarak tarım ve hayvancılığın dışında bir gelir kapısı olmayan bir yerdi. İnsanlar burada topraktan kazandıklarıyla bir sene nasıl geçinebilirdi?
Ilıca’da yapıldıktan sonra hiç kullanılmadan terk edilmiş binalar bile vardı. En azından içinde yaşanmış binalar bir zaman sonra terk edilse bile bir hatırası ve bir hikâyesi bulunurdu. Bazı binalar hususi sebeplerden dolayı yapılır yapılmaz terk edilmişlerdi.
Seyfi Hocam Termal Otelde bazı incelemeler yaptıktan sonra oradan ayrıldık. Konuştuğumuz vatandaşlar “Büyük Şehir” olduktan sonra hizmetin durduğundan bahsettiler. Belde de yaşayanlar; Fatsa başta olmak üzere yakın uzak demeden doydukları yere göç etmişler.
Sonra bir kahveye geldik. Seyfi Günaçtı Hocam ile bir yere oturup çay söyledik. Bize çay getiren kişi tutum ve davranışlarıyla bulunduğu yere göre farklılık gösteriyordu. Biraz sohbet ettik. İsminin Ali Candan olduğunu öğrendiğimiz şahsın konuşması da çok düzgündü ve bizim dikkatimiz çekti. Kendisi Ünye Endüstri Meslek Lisesi mezunuymuş. Epey İstanbul’da yaşamış.
Ali Candan ile Ilıca’ya dair sohbet ettik. Bulunduğu yere hâkim bir beyefendi. Cana yakın. Onunla sohbet ederken kendimizi yabancı hissetmedik. Tam bir Anadolu beyefendisi. Ali Candan’a göstermiş olduğu ilgi ve yakınlıktan dolayı teşekkür ediyoruz.
Köyde ( Mahalle demek istemiyorum) bir ilkokul bir de ortaokul bulunuyor. Ilıca’nın erkeklerinden bazıları kış mevsiminde hamsi avına gidiyormuş. Gidenlerden altı aya yakın kalanlar oluyormuş.
Belediye binası; Ilıca Kültür ve Yardımlaşma Derneği binası olmuş.
Köyde bir tane taksi durağı var. Durakta sekiz taksi çalışıyor. Mahmut Duran hem durak görevlisi hem de taksici olarak çalışıyor. Kendisi Kayaköylü. Taksi durağı aynı zamanda “Dolmuş Durağı” olarak da görev yapıyor.
Ilıca mütevazı bir ilçe. Ancak tarihini yani geçmişini arıyor. Daha önce hiç gitmediğim halde 60 senedir ismini bildiğim bir yer. Zamanla aynı ismi yarınlara taşıyabilir mi bilinmez.
Eski belde yeni mahallede gezerken geçmişi hayal ettim bir zaman. Daha önce belde olan ve belde olmaktan düşen yerler görmüştüm. Bunların bazıları nüfusları azaldığı için olmuştu.
Ancak Büyük Şehir olan şehirlerde “belde” olamadığından;Ilıca’da mahalle olmuş. Belde olmaktan düştüğü için sosyal ve ekonomik kayıpları daha fazla olmuş.
Belli bir zaman sonra Ilıca’yı terk ettik. Ilıcalılara en kalbi selamlarımızı yolluyoruz. Kim bilir belki bir gün daha yolumuz düşer…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Fatsa Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKİ ORDU
ILICA
Vilayetler, “Büyük Şehir” ve normal şehir diye tanımlanmadan önce beldeler vardı. Bu beldeler ilçeden küçük, köylerden büyük yerlerdi ve her beldenin bir Belediye Başkanı olurdu.
Beldeler; göçü tamamen durduramazdı ama köylere nazaran daha az olurdu. Az da olsa istihdam sağlayan yerlerdi.
Büyük Şehir statüsünde olan vilayetlerde “belde” olarak bilinen yerler birdenbire mahalle oldular. Bu kervana “Ilıca” da katılmış oldu.
Kadim dostum Seyfi Günaçtı ile Ilıca’ya vardığımızda ilk dikkatimizi çeken terk edilmiş belediye binası oldu. Her ne kadar orada yaşamasam da aklıma; o binanın içinde ne kararlar alındı, ne planlar yapıldı ve ahali için neler düşünüldü sorusu geldi.
Beldenin veya yeni ismi ile mahallenin son ucuna kadar gidip orada durduk. Sonra mahallenin içine doğru yürüdük.
Tabii olarak bir Anadolu köyüne benzemişti. Orada bulunan Termal Otel dışında yeni binalar yoktu. Bu normal bir şeydi. Coğrafi olarak tarım ve hayvancılığın dışında bir gelir kapısı olmayan bir yerdi. İnsanlar burada topraktan kazandıklarıyla bir sene nasıl geçinebilirdi?
Ilıca’da yapıldıktan sonra hiç kullanılmadan terk edilmiş binalar bile vardı. En azından içinde yaşanmış binalar bir zaman sonra terk edilse bile bir hatırası ve bir hikâyesi bulunurdu. Bazı binalar hususi sebeplerden dolayı yapılır yapılmaz terk edilmişlerdi.
Seyfi Hocam Termal Otelde bazı incelemeler yaptıktan sonra oradan ayrıldık. Konuştuğumuz vatandaşlar “Büyük Şehir” olduktan sonra hizmetin durduğundan bahsettiler. Belde de yaşayanlar; Fatsa başta olmak üzere yakın uzak demeden doydukları yere göç etmişler.
Sonra bir kahveye geldik. Seyfi Günaçtı Hocam ile bir yere oturup çay söyledik. Bize çay getiren kişi tutum ve davranışlarıyla bulunduğu yere göre farklılık gösteriyordu. Biraz sohbet ettik. İsminin Ali Candan olduğunu öğrendiğimiz şahsın konuşması da çok düzgündü ve bizim dikkatimiz çekti. Kendisi Ünye Endüstri Meslek Lisesi mezunuymuş. Epey İstanbul’da yaşamış.
Ali Candan ile Ilıca’ya dair sohbet ettik. Bulunduğu yere hâkim bir beyefendi. Cana yakın. Onunla sohbet ederken kendimizi yabancı hissetmedik. Tam bir Anadolu beyefendisi. Ali Candan’a göstermiş olduğu ilgi ve yakınlıktan dolayı teşekkür ediyoruz.
Köyde ( Mahalle demek istemiyorum) bir ilkokul bir de ortaokul bulunuyor. Ilıca’nın erkeklerinden bazıları kış mevsiminde hamsi avına gidiyormuş. Gidenlerden altı aya yakın kalanlar oluyormuş.
Belediye binası; Ilıca Kültür ve Yardımlaşma Derneği binası olmuş.
Köyde bir tane taksi durağı var. Durakta sekiz taksi çalışıyor. Mahmut Duran hem durak görevlisi hem de taksici olarak çalışıyor. Kendisi Kayaköylü. Taksi durağı aynı zamanda “Dolmuş Durağı” olarak da görev yapıyor.
Ilıca mütevazı bir ilçe. Ancak tarihini yani geçmişini arıyor. Daha önce hiç gitmediğim halde 60 senedir ismini bildiğim bir yer. Zamanla aynı ismi yarınlara taşıyabilir mi bilinmez.
Eski belde yeni mahallede gezerken geçmişi hayal ettim bir zaman. Daha önce belde olan ve belde olmaktan düşen yerler görmüştüm. Bunların bazıları nüfusları azaldığı için olmuştu.
Ancak Büyük Şehir olan şehirlerde “belde” olamadığından;Ilıca’da mahalle olmuş. Belde olmaktan düştüğü için sosyal ve ekonomik kayıpları daha fazla olmuş.
Belli bir zaman sonra Ilıca’yı terk ettik. Ilıcalılara en kalbi selamlarımızı yolluyoruz. Kim bilir belki bir gün daha yolumuz düşer…