Anadolu insanını seviyorum. Çok şeye pratik bir çözüm bulmasını biliyor. Kâh, yokluktan, kâh şartlar gereği işini kolaylaştıracak ve kendine fayda sağlayacak bazı şeyleri üretmekte mahir.
Ülkemiz muhtelif iklimlere sahip. Bu sebepten her yerin kendine özgü bir düzeni var.
Deniz sahili dışında kalan bütün yerlere karasal iklim hâkim. Dolayısıyla bu iklime sahip yerlerin ortak tarafları var.
Ünye’den çıkıp iç taraflara doğru giderken, sahilde olmayan bazı şeylere rastladım. Önce bir anlam veremedim.
Mevsim yazdı. Niksar’a kadar gelmiştim. Şehri dolaşınca bazı pencerelere ipliğe dizili biberler gördüm. Rengârenkti. Önceleri süs için asıldığını düşündüm. Çünkü sahilde bu mümkün değildi. Nemin yüksek oluşu sebebiyle iki günde çürürdü.
Pencerelere ve balkonlara ipe dizili olarak konulmuş biberler görülmeye değerdi.
Yolcuğum Taşova’ya olduğu için orada fazla süre kalamadım. Ancak aynı şeyleri Taşova’da da görünce bunun bir süs unsuru olmadığını anladım. Demek bazı sebze ve meyveler bu yöntemle kurutuluyordu bu bölgelerde.
Birden Taşova’nı köylerini düşündüm. Köy yerinde mevsimi içinde epey sebze ve meyve olur. Bunların taze olarak saklanması mümkün değil. Turşu yapılır, konserve yapılır, pekmez yapılır, değişik marmelatlar, şuruplar yapılabilir.
Özellikle kurutulan sebzeleri ya balkonlarında, ya çatılarında ya da onlara özel yapılmış bir yerde kurutmaya bırakabilirler.
Durumu hayal edince içimden tebessüm ettim. Ben bu Anadolu insanını neden sevdiğimi anladım. Hem ileriye doğru bir hazırlık, hem de emeğin boşa gitmemesi için bir tedbir. Bunu yaparken de estetiği göz ardı etmemişler. Gönüllerinin güzellikleri intizamlarına yansımış.
Aslına bakarsanız bizim buralarda olmaması biraz burukluğa sebep oldu. İmrendim yani.
Pencerelerde ipe dizilmiş biberler rengârenk. Yeşil, sarı, kahverengine çalan hali, kırmızı…
Belli bir süre sonra oradan alınıp, artık daha üretilmediği zamanlarda sofralarda yerini alacak.
Her biber, bir sürü emek.
Kazılan toprak, ilaçlama, gübreleme, sulamama, çapalama…
Onca çabalama…
Sonra onları toplama, pazarlama…
Artanı kurutma, saklama…
Umut, ter, zahmet, nafaka…
Kazanç, rızık, emek…
En güzel günlerinizde sofranızda olsun efendim.
Biz biberleri bile süs gibi dizen bir gönle sahip bir milletiz…
Gönüllerinize gönülden selamlar.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKİ ORDU
İPE DİZİLMİŞ BİBERLER
Anadolu insanını seviyorum. Çok şeye pratik bir çözüm bulmasını biliyor. Kâh, yokluktan, kâh şartlar gereği işini kolaylaştıracak ve kendine fayda sağlayacak bazı şeyleri üretmekte mahir.
Ülkemiz muhtelif iklimlere sahip. Bu sebepten her yerin kendine özgü bir düzeni var.
Deniz sahili dışında kalan bütün yerlere karasal iklim hâkim. Dolayısıyla bu iklime sahip yerlerin ortak tarafları var.
Ünye’den çıkıp iç taraflara doğru giderken, sahilde olmayan bazı şeylere rastladım. Önce bir anlam veremedim.
Mevsim yazdı. Niksar’a kadar gelmiştim. Şehri dolaşınca bazı pencerelere ipliğe dizili biberler gördüm. Rengârenkti. Önceleri süs için asıldığını düşündüm. Çünkü sahilde bu mümkün değildi. Nemin yüksek oluşu sebebiyle iki günde çürürdü.
Pencerelere ve balkonlara ipe dizili olarak konulmuş biberler görülmeye değerdi.
Yolcuğum Taşova’ya olduğu için orada fazla süre kalamadım. Ancak aynı şeyleri Taşova’da da görünce bunun bir süs unsuru olmadığını anladım. Demek bazı sebze ve meyveler bu yöntemle kurutuluyordu bu bölgelerde.
Birden Taşova’nı köylerini düşündüm. Köy yerinde mevsimi içinde epey sebze ve meyve olur. Bunların taze olarak saklanması mümkün değil. Turşu yapılır, konserve yapılır, pekmez yapılır, değişik marmelatlar, şuruplar yapılabilir.
Özellikle kurutulan sebzeleri ya balkonlarında, ya çatılarında ya da onlara özel yapılmış bir yerde kurutmaya bırakabilirler.
Durumu hayal edince içimden tebessüm ettim. Ben bu Anadolu insanını neden sevdiğimi anladım. Hem ileriye doğru bir hazırlık, hem de emeğin boşa gitmemesi için bir tedbir. Bunu yaparken de estetiği göz ardı etmemişler. Gönüllerinin güzellikleri intizamlarına yansımış.
Aslına bakarsanız bizim buralarda olmaması biraz burukluğa sebep oldu. İmrendim yani.
Pencerelerde ipe dizilmiş biberler rengârenk. Yeşil, sarı, kahverengine çalan hali, kırmızı…
Belli bir süre sonra oradan alınıp, artık daha üretilmediği zamanlarda sofralarda yerini alacak.
Her biber, bir sürü emek.
Kazılan toprak, ilaçlama, gübreleme, sulamama, çapalama…
Onca çabalama…
Sonra onları toplama, pazarlama…
Artanı kurutma, saklama…
Umut, ter, zahmet, nafaka…
Kazanç, rızık, emek…
En güzel günlerinizde sofranızda olsun efendim.
Biz biberleri bile süs gibi dizen bir gönle sahip bir milletiz…
Gönüllerinize gönülden selamlar.