Kedi ile fare arasındaki hikâyeler, hem sözlü hem de yazılı kültürümüz içinde çok kullanılmıştır. Hatta filmlere, çizgi filmlere hatta atasözlerine kadar girmiştir.
Kedi ile fare fıtrat olarak hiç anlaşamamıştır. Kedi ne kadar sevimli bir hayvansa, fare de bir o kadar sevimsiz bulunur. Özellikle kadınların farelerden korkmasını da pek anlamış değilim. Vardır bir açıklaması.
Eskiden özellikle ahşap evlerde fare de bulunurdu. Fareler bazı yiyecek maddelerine zarar verirlerdi. Özellikle fakirlik döneminde evlerde saklanan yiyecek maddeleri önemli olduğu için, bunları korumanın en etkili yolu evde kedi beslemekti.
Kedinin olduğu yerde fare barınamayacağı için, ev ahalisinin bir nevi tabii koruyucusu olmaktaydı. Bu arada kediler evde bulunan tahıl ve tahıl mahsullerine zarar vermediği için yalnız kalmasında bir beis görünmüyordu.
Kedi ile fare, köpek ile kedi anlaşamayan canlılardan biridir. Bu fıtrattır. Yani yaratılıştır. Bu ikililerin anlaşma şansı hiç yoktur.
Bütün bu husumet ve özellikleri yan yana getirerek bazı sözler girmiştir kültürümüze ve hayatımıza. Belki ülkenin başka yerlerinde de vardır ama bizim orada Ordu/Perşembe’nin bir köyünde yaşıyorum) “Kedinin doğurduğu fare yakalar” diye bir söz vardır. Dedim ya ülkenin başka yerlerinde kedi ve fare ile ilgili buna benzer sözler olabilir.
“Kedinin doğurduğu fare yakalar” sözü bizim oralarda “Herkes soyuna çeker” demektir. Yani bazı meziyetlerin doğuştan olduğu dile getirir.
Çok şey okullarda, bazıları da başkasından öğrenilir. Her iki tür de bir emeği, bir talimi gerektirir. Ancak doğuştan, yani yaratılıştan gelen özellikler eğitimle değil de “irsî” olarak aktarılmaktadır. Bir nevi “genlerin” taşıdığı tabii bir özelliktir ki bunların kötü olanları ancak eğitim ile düzeltilebilir.
Bizim oralarda ana ve babalarının yaptığı olumsuz şeyleri çocukları ve torunları da yaparsa halk bunlar için “Kedinin doğurduğu fare doğurur” sözünü kullanmıştır. Günümüzde; “Anasına bak kızını al; kenarına bak bezini” al sözü hemen hemen aynıdır.
Tabii bir sonraki nesle geçen iyi huylar da vardır. Tıpkı kedinin farelere zarar verdirmemesi gibi. Hem kedi, hem de fare kendi yaratılışına göre hareket etmektedir.
Milletler de öyle. “Aslı neyse nesli de odur” sözü bunlardan biridir. Ancak “asıl ile nesil” arasındaki irtibat kesilirse milletler de aslından uzaklaşır.
Son zamanlarda bir “sosyo genetik” meydana geldi. Okuyucular kusura bakmasın bu “sosyo genetik” lafını uydurdum gitti.
Ezcümle soy da mühim, huy da…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKİ ORDU
KEDİNİN DOĞURDUĞU FARE YAKALAR
Kedi ile fare arasındaki hikâyeler, hem sözlü hem de yazılı kültürümüz içinde çok kullanılmıştır. Hatta filmlere, çizgi filmlere hatta atasözlerine kadar girmiştir.
Kedi ile fare fıtrat olarak hiç anlaşamamıştır. Kedi ne kadar sevimli bir hayvansa, fare de bir o kadar sevimsiz bulunur. Özellikle kadınların farelerden korkmasını da pek anlamış değilim. Vardır bir açıklaması.
Eskiden özellikle ahşap evlerde fare de bulunurdu. Fareler bazı yiyecek maddelerine zarar verirlerdi. Özellikle fakirlik döneminde evlerde saklanan yiyecek maddeleri önemli olduğu için, bunları korumanın en etkili yolu evde kedi beslemekti.
Kedinin olduğu yerde fare barınamayacağı için, ev ahalisinin bir nevi tabii koruyucusu olmaktaydı. Bu arada kediler evde bulunan tahıl ve tahıl mahsullerine zarar vermediği için yalnız kalmasında bir beis görünmüyordu.
Kedi ile fare, köpek ile kedi anlaşamayan canlılardan biridir. Bu fıtrattır. Yani yaratılıştır. Bu ikililerin anlaşma şansı hiç yoktur.
Bütün bu husumet ve özellikleri yan yana getirerek bazı sözler girmiştir kültürümüze ve hayatımıza. Belki ülkenin başka yerlerinde de vardır ama bizim orada Ordu/Perşembe’nin bir köyünde yaşıyorum) “Kedinin doğurduğu fare yakalar” diye bir söz vardır. Dedim ya ülkenin başka yerlerinde kedi ve fare ile ilgili buna benzer sözler olabilir.
“Kedinin doğurduğu fare yakalar” sözü bizim oralarda “Herkes soyuna çeker” demektir. Yani bazı meziyetlerin doğuştan olduğu dile getirir.
Çok şey okullarda, bazıları da başkasından öğrenilir. Her iki tür de bir emeği, bir talimi gerektirir. Ancak doğuştan, yani yaratılıştan gelen özellikler eğitimle değil de “irsî” olarak aktarılmaktadır. Bir nevi “genlerin” taşıdığı tabii bir özelliktir ki bunların kötü olanları ancak eğitim ile düzeltilebilir.
Bizim oralarda ana ve babalarının yaptığı olumsuz şeyleri çocukları ve torunları da yaparsa halk bunlar için “Kedinin doğurduğu fare doğurur” sözünü kullanmıştır. Günümüzde; “Anasına bak kızını al; kenarına bak bezini” al sözü hemen hemen aynıdır.
Tabii bir sonraki nesle geçen iyi huylar da vardır. Tıpkı kedinin farelere zarar verdirmemesi gibi. Hem kedi, hem de fare kendi yaratılışına göre hareket etmektedir.
Milletler de öyle. “Aslı neyse nesli de odur” sözü bunlardan biridir. Ancak “asıl ile nesil” arasındaki irtibat kesilirse milletler de aslından uzaklaşır.
Son zamanlarda bir “sosyo genetik” meydana geldi. Okuyucular kusura bakmasın bu “sosyo genetik” lafını uydurdum gitti.
Ezcümle soy da mühim, huy da…