Bazı mekânlar vardır, kelimelerin izah edemediği... Ne kadar söylerseniz söyleyin, ne kadar yazarsanız yazın bir şekliyle noksan kalır.
Mekânların tarifi ve tasviri tam olarak yapılamaz. Bizzat görmek lazım. Görmek ve anlamak…
Bolaman öyle bir yer işte.
Ülkede; gidilmeden ‘tarifi yapılamayan’ yerlerden biridir. Cümleler vaziyeti izaha yetmez. Belki kelimeler ile açıklamaya çalışırsınız.
Ben Bolaman’ı; sükûn, âsude ve sükût kelimeleriyle açıklamak isterim.
Kısaca, uzatmaya lüzum kalmadan.
Sükûn; sözlüklerde iç huzuru, sessizlik gibi anlamlara geliyor. Yahya Kemal Beyatlı, İstanbul’da bir semti anlatırken “ Selviliklerde sükûn, yolda sükûn, evde sükûn” mısralarını kaleme almış.
Âsûde ise sıkıntı ve üzüntüden uzak anlamına gelen bir kelime. Bestesi ve sözleri Kadir Şençalar’a ait “Görmedim ömrümün âsûde geçen bir demini” diye başlamış “hicaz” makamında bir eserine.
Sükût ise susma, konuşmama anlamlarına da geliyor. Derin bir sessizlik yani.
Bütün bunlardan sonra Bolaman hakkında birkaç kelam edeyim.
Tarihi bir konak ve kale... Şimdi konak ve kalenin evveliyatından bahsedip yazıyı sıkıcı hale getirmeyelim. Zaten gittiğinizde göreceksiniz. Tabii Karadeniz’i de…
Bir huzur kaplayacak içinizi. Kâh gözleriniz Karadeniz’in derinliklerinde kaybolacak, kâh kalenin yapıldığı dönemi hayal edecek, kâh konaktaki hayatı düşünecek, kâh hırçın dalgaların sahili dövdüğünü düşüneceksiniz.
Bazen dalgalar yorulup sahil ile kavgayı bırakınca bir tül gibi okşar kumsalı.
Küçücük barınaktaki adacıklar üzerine martılar konduğunu göreceksiniz. Gökyüzü hep denizin rengindendir. Kayıklar ise istirahat halinde durur kıyıda.
Ben Bolaman’a her gittiğimde görürüm bütün bunları. Sadece görmez yaşamaya çalışırım bütün geçmişi. Sonra bir defa daha bakarım barınağa. Gözüme sadece rengi diğerlerinden farklı olan bir kayık takılır. Kırmızı renkli bir kayık…
Kırmızı kayık sanki limanın özel misafiri gibidir. Şayet yolunuz düşerse limanda bulunan “Kırmızı kayık” ile hasbihal edin. Belki o size çok şey anlatır.
Nasıl mı?
Sözsüz olarak veya sükût ile.
Siz de sükûta bürünün. Derin sessizliğe yani…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKİ ORDU
KIRMIZI KAYIK
Bazı mekânlar vardır, kelimelerin izah edemediği... Ne kadar söylerseniz söyleyin, ne kadar yazarsanız yazın bir şekliyle noksan kalır.
Mekânların tarifi ve tasviri tam olarak yapılamaz. Bizzat görmek lazım. Görmek ve anlamak…
Bolaman öyle bir yer işte.
Ülkede; gidilmeden ‘tarifi yapılamayan’ yerlerden biridir. Cümleler vaziyeti izaha yetmez. Belki kelimeler ile açıklamaya çalışırsınız.
Ben Bolaman’ı; sükûn, âsude ve sükût kelimeleriyle açıklamak isterim.
Kısaca, uzatmaya lüzum kalmadan.
Sükûn; sözlüklerde iç huzuru, sessizlik gibi anlamlara geliyor. Yahya Kemal Beyatlı, İstanbul’da bir semti anlatırken “ Selviliklerde sükûn, yolda sükûn, evde sükûn” mısralarını kaleme almış.
Âsûde ise sıkıntı ve üzüntüden uzak anlamına gelen bir kelime. Bestesi ve sözleri Kadir Şençalar’a ait “Görmedim ömrümün âsûde geçen bir demini” diye başlamış “hicaz” makamında bir eserine.
Sükût ise susma, konuşmama anlamlarına da geliyor. Derin bir sessizlik yani.
Bütün bunlardan sonra Bolaman hakkında birkaç kelam edeyim.
Tarihi bir konak ve kale... Şimdi konak ve kalenin evveliyatından bahsedip yazıyı sıkıcı hale getirmeyelim. Zaten gittiğinizde göreceksiniz. Tabii Karadeniz’i de…
Bir huzur kaplayacak içinizi. Kâh gözleriniz Karadeniz’in derinliklerinde kaybolacak, kâh kalenin yapıldığı dönemi hayal edecek, kâh konaktaki hayatı düşünecek, kâh hırçın dalgaların sahili dövdüğünü düşüneceksiniz.
Bazen dalgalar yorulup sahil ile kavgayı bırakınca bir tül gibi okşar kumsalı.
Küçücük barınaktaki adacıklar üzerine martılar konduğunu göreceksiniz. Gökyüzü hep denizin rengindendir. Kayıklar ise istirahat halinde durur kıyıda.
Ben Bolaman’a her gittiğimde görürüm bütün bunları. Sadece görmez yaşamaya çalışırım bütün geçmişi. Sonra bir defa daha bakarım barınağa. Gözüme sadece rengi diğerlerinden farklı olan bir kayık takılır. Kırmızı renkli bir kayık…
Kırmızı kayık sanki limanın özel misafiri gibidir. Şayet yolunuz düşerse limanda bulunan “Kırmızı kayık” ile hasbihal edin. Belki o size çok şey anlatır.
Nasıl mı?
Sözsüz olarak veya sükût ile.
Siz de sükûta bürünün. Derin sessizliğe yani…