En çok kitap hangi ülkede bilmem ama kitaba en çok imza atılan ülkeler biraz tanıdık.
Dünyanın kaç ülkesinde “İmza günleri yapılıyor?” sorusunun cevabı çok sorulan soru değil. Çünkü bazı ülkelerde; başka ülkeler ile ekonomik ve teknolojik mukayeseler yapılır ve bazılarına gıpta ile bakılır.
İşin en hazin tarafı bu tür istatistiklerin yapıldığı ülkeler; kendi ülkesini tabiri caizse “Hiçbir işe yaramaz” hükmünde gösterirler.
Biz şimdi bu tür araştırmaları bir yana bırakıp bazı ülkelerde yapılan “Kitap imzalama talimlerine” bakalım.
Senenin muayyen günlerinde “Kitap fuarları” yapılır ve yazarlar kitaplarını imzalar. O kadar imza taliminden sonra da imzalarının karakterleri oturur ve sonraki zamanlarda şaşırmazlar.
Peki, kitap imzalanınca ne olur?
Öncelikle yazar ile bir fotoğraf çektirilir. On binlerce kitap evlere gider. Evlerinde mobilyalarına uygun kitaplıklar arasına itina ile yerleştirilir.
Bu kitaplar okunur mu?
Elbette okunanı olur. O kadar kitap arasından birkaç kişi aldıkları kitapları okur.
Şayet satılan kitaplar kadar kitap herkes tarafından okunmuş olsaydı; ülkeler arası gelişmiş olanlar listesinde en gerilerde olan ülkeler arasında, kendi yaşadıkları ülkeyi göstermezlerdi.
İnsanlar, “cahil” kalmak için gayret sarf etmesi lazım. Bunu da başaran ülkeler var. Cahillik mertebesine (!) ulaşmak için elinden geleni yapıyorlar.
Kitap yazarı ile fotoğraf çektirmenin, elinde tuttuğu kitabın anlaşılmasına ne kadar katkısı olur o da ayrı bir araştırma konusu. Zaten bazı ülkelerin araştırma hususunda eline su dökülemez.
Cemil Meriç; “Bu Ülke” adlı eserinde “Kitap limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı” diyor. Hatta aynı eserde “Kitap istikbale yollanan mektup” şeklinde bir açıklamada bulunuyor.
Tuhaf adam Cemil Meriç… Kitaba yüklediği manaya bak! Kitaplarda geçmişi ve geleceği bulmaya çalışıyor. Şayet günümüzde yaşasaydı bazı ülkelerde yazılan kitapların yazarlarıyla fotoğraf çektirir ve o çok kullandığı “intelijansiye” sınıfına girerdi. Her ne kadar bu kelimeyi eskiler “münevver” olarak adlandırmışlarsa da günümüzde “aydın” olarak tercüme eden ülkeler de var.
Ne kadar “aydınlatıyor” o tartışılır.
Zaten bazı ülkelerde “rakamlar” bile tartışır “üç mü büyük beş mi büyük” diye. Bir ara “Sayısal üstünlük ve siyasal üstünlük” diye tartışmanın çıktığı ülkeler bile var dünya coğrafyasında.
Dünya coğrafyasında her devirde bir miktar yeri olanlar oluyor. Tartışılsa da “tarihleri” de oluyor bu tür ülkelerin.
İşte bu “Coğrafi konum” ve “Yazılmış tarih” bu tür ülkelerin “kitaplarında” yazıyor.
Kitap bu. Parayı veren matbaanın yolunu tutuyor. Sonra da mevcut “muharrirler” arasında yer alıyor. Daha sonra “Kitap fuar” günlerinde imza talimi yapılıyor.
Bu arada “şairler” ile “teşaurlar” karışsa da buradan fenni bir “karışım” veya “bileşik” çıkmaz. Çünkü karışım ve bileşiklerin bazı kimyevi ve fiziki şartları var.
Bu arada bunu yazarken sakın milleti kıskandı sanmayın beni. Biz de “İmza talimi” günlerine katılıp okuyucu yani “Kitap alıcı” ile fotoğraf çektirdiğimiz olmuştur.
Bol “satışlar” yani imzalar…
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKİ ORDU
KİTAP İMZALAMA TALİMİ VEYA İMZA GÜNLERİ
En çok kitap hangi ülkede bilmem ama kitaba en çok imza atılan ülkeler biraz tanıdık.
Dünyanın kaç ülkesinde “İmza günleri yapılıyor?” sorusunun cevabı çok sorulan soru değil. Çünkü bazı ülkelerde; başka ülkeler ile ekonomik ve teknolojik mukayeseler yapılır ve bazılarına gıpta ile bakılır.
İşin en hazin tarafı bu tür istatistiklerin yapıldığı ülkeler; kendi ülkesini tabiri caizse “Hiçbir işe yaramaz” hükmünde gösterirler.
Biz şimdi bu tür araştırmaları bir yana bırakıp bazı ülkelerde yapılan “Kitap imzalama talimlerine” bakalım.
Senenin muayyen günlerinde “Kitap fuarları” yapılır ve yazarlar kitaplarını imzalar. O kadar imza taliminden sonra da imzalarının karakterleri oturur ve sonraki zamanlarda şaşırmazlar.
Peki, kitap imzalanınca ne olur?
Öncelikle yazar ile bir fotoğraf çektirilir. On binlerce kitap evlere gider. Evlerinde mobilyalarına uygun kitaplıklar arasına itina ile yerleştirilir.
Bu kitaplar okunur mu?
Elbette okunanı olur. O kadar kitap arasından birkaç kişi aldıkları kitapları okur.
Şayet satılan kitaplar kadar kitap herkes tarafından okunmuş olsaydı; ülkeler arası gelişmiş olanlar listesinde en gerilerde olan ülkeler arasında, kendi yaşadıkları ülkeyi göstermezlerdi.
İnsanlar, “cahil” kalmak için gayret sarf etmesi lazım. Bunu da başaran ülkeler var. Cahillik mertebesine (!) ulaşmak için elinden geleni yapıyorlar.
Kitap yazarı ile fotoğraf çektirmenin, elinde tuttuğu kitabın anlaşılmasına ne kadar katkısı olur o da ayrı bir araştırma konusu. Zaten bazı ülkelerin araştırma hususunda eline su dökülemez.
Cemil Meriç; “Bu Ülke” adlı eserinde “Kitap limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaplardaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı” diyor. Hatta aynı eserde “Kitap istikbale yollanan mektup” şeklinde bir açıklamada bulunuyor.
Tuhaf adam Cemil Meriç… Kitaba yüklediği manaya bak! Kitaplarda geçmişi ve geleceği bulmaya çalışıyor. Şayet günümüzde yaşasaydı bazı ülkelerde yazılan kitapların yazarlarıyla fotoğraf çektirir ve o çok kullandığı “intelijansiye” sınıfına girerdi. Her ne kadar bu kelimeyi eskiler “münevver” olarak adlandırmışlarsa da günümüzde “aydın” olarak tercüme eden ülkeler de var.
Ne kadar “aydınlatıyor” o tartışılır.
Zaten bazı ülkelerde “rakamlar” bile tartışır “üç mü büyük beş mi büyük” diye. Bir ara “Sayısal üstünlük ve siyasal üstünlük” diye tartışmanın çıktığı ülkeler bile var dünya coğrafyasında.
Dünya coğrafyasında her devirde bir miktar yeri olanlar oluyor. Tartışılsa da “tarihleri” de oluyor bu tür ülkelerin.
İşte bu “Coğrafi konum” ve “Yazılmış tarih” bu tür ülkelerin “kitaplarında” yazıyor.
Kitap bu. Parayı veren matbaanın yolunu tutuyor. Sonra da mevcut “muharrirler” arasında yer alıyor. Daha sonra “Kitap fuar” günlerinde imza talimi yapılıyor.
Bu arada “şairler” ile “teşaurlar” karışsa da buradan fenni bir “karışım” veya “bileşik” çıkmaz. Çünkü karışım ve bileşiklerin bazı kimyevi ve fiziki şartları var.
Bu arada bunu yazarken sakın milleti kıskandı sanmayın beni. Biz de “İmza talimi” günlerine katılıp okuyucu yani “Kitap alıcı” ile fotoğraf çektirdiğimiz olmuştur.
Bol “satışlar” yani imzalar…