Son zamanlarda özellikle Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere her vilayetin bütün ilçelerine ait belgeseller seyreder, sonra o ilçe hakkında yazılmış eserleri okur ve akabinde oralara seyahat ederim. Önceden edindiğim bilgiler bir yeri gezip görürken çok işime yarar. Hatta belgesellerden dolayı daha önce hiç gitmediğim bir yeri görmüş gibi olmuşluğum da oluyor.
Benim bu seyahatlerim; ne tarihi bir araştırma, ne o ilçelerin coğrafi yönlerini keşfetme, ne sosyolojik yapılarını incelemedir. Bu seyahatler tamamen farklı yerlerde yaşayan insan ve mekan hakkında ilk intibalarımı kaydetmek için oralarda bulunuyorum.
Günümüzde “Popüler kültürün” hâkim olduğu dünyamızda seyahatler daha çok tatil hükmünde olduğu için benim yaptıklarımın efkâr-ı umumiye nezdinde bir kıymetiharbiyesi yoktur. Çünkü özellikle yaz aylarında tatiller; ya sayfiye alanlarında, ya plajlarda, ya yaylalarda ya da imkânı olanlar için yurt dışında olmakta. Elbette bunlar o kişileri tabii hakları. Ancak ben bir merak saikiyle gezip dolaşıyor, bazı notlar alıp onları bir yere hatıra niyetiyle kaydediyorum.
Bütün bunları yaparken edindiğim bilgilerin çoğu kalıcı oluyor. Dersine iyi çalışmış bir öğrenci gibi gezeceğim yer hakkında yazılı ve görüntülü bilgi edinmek fevkalade faydalı oluyor.
Günümüzde bir beldenin, bir ilçenin, bir ilin veya bölgenin gelişmesinde yerel yönetimler bir adım öne çıkıyor. Yerel yöneticilerin ufukları (günümüzde vizyon deniliyor) ne kadarsa bulundukları yerler o kadar gelişebiliyor.
Geçenlerde bir ilçemiz hakkında belgesel seyrediyorum. İlçenin belediye başkanı ilçede neler yaptıklarını ve yapacaklarını anlatıyordu. Her ne kadar yapacakları şimdilik kaydıyla ortada olamaz. Ancak göreve geldikten sonra yaptıklarına baktığımızda ilçeye bir hayli katkısı olmuş. Bütün bunlar takdire şayan. İcraatları anlattıktan sonra söyledikleri ise hala hafızamda. Demek ki istenilse çok şey yapıla biliniyor.
O ilçenin Belediye Başkanı, görevlerini sıraladıktan sonra “Bir belediye sadece yol, su, çevre gibi görünen hizmetlerle uğraşmaz, sosyal ve kültürel çalışmalarıyla da hizmet eder” mealinde sözler söyledi. Doğrusu bana ya da benim gibilere çok ilginç gelen bir ifadeydi bu. Çünkü şehre ve şehirde yaşayanlara bir “aidiyet hissi” aşılamaktı bu. Bir kişiye “Nerelisin?” diye sorulduğunda göğsünü gere gere “Şuralıyım” demek veya dedirtmek oldukça mühim.
Burada ismini yazmadığım birçok yerde bu ve buna benzer çalışmalar oluyor. Yol ileride eskiyebilir, çeşme kuruyabilir, dikilen çiçekler solabilir vs… ancak kültürel alanda yapılan çalışmalar bazen on yıllara hatta asırlara hizmet etmiş olabilir.
Yani bu gezilerimden çok şeyler öğreniyorum. Karadeniz Bölgesi’nde bulunan 18 il 197 ilçenin 120’sini hakkında önceden bilgi alarak dolaştım. Kısmetse hepsini tamamlamak niyetim. Ancak nereye gitsem kendimi oralı sanıyorum. Bize kim bu vatan sevgisini öğretti bilmiyorum. Ülkenin her yerinin güzel görünmesi başka, daha güzel olması başka. Burada yerel yöneticilere çok iş düşüyor.
İnsan ömrü sınırlı. İnsan gönlü hudutsuz. Yarınlarda gönüllerde yaşamak istiyorsanız geriye bir şeyler bırakmanız lazım. İnsanlar dedelerinin dedesine de dua ediyor.
En azında gönüllerde yaşamak umuduyla…
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
Fatsa Gazetesi
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKİ ORDU
MİLLİ KÜLTÜR VE YEREL YÖNETİMLER
Son zamanlarda özellikle Karadeniz Bölgesi başta olmak üzere her vilayetin bütün ilçelerine ait belgeseller seyreder, sonra o ilçe hakkında yazılmış eserleri okur ve akabinde oralara seyahat ederim. Önceden edindiğim bilgiler bir yeri gezip görürken çok işime yarar. Hatta belgesellerden dolayı daha önce hiç gitmediğim bir yeri görmüş gibi olmuşluğum da oluyor.
Benim bu seyahatlerim; ne tarihi bir araştırma, ne o ilçelerin coğrafi yönlerini keşfetme, ne sosyolojik yapılarını incelemedir. Bu seyahatler tamamen farklı yerlerde yaşayan insan ve mekan hakkında ilk intibalarımı kaydetmek için oralarda bulunuyorum.
Günümüzde “Popüler kültürün” hâkim olduğu dünyamızda seyahatler daha çok tatil hükmünde olduğu için benim yaptıklarımın efkâr-ı umumiye nezdinde bir kıymetiharbiyesi yoktur. Çünkü özellikle yaz aylarında tatiller; ya sayfiye alanlarında, ya plajlarda, ya yaylalarda ya da imkânı olanlar için yurt dışında olmakta. Elbette bunlar o kişileri tabii hakları. Ancak ben bir merak saikiyle gezip dolaşıyor, bazı notlar alıp onları bir yere hatıra niyetiyle kaydediyorum.
Bütün bunları yaparken edindiğim bilgilerin çoğu kalıcı oluyor. Dersine iyi çalışmış bir öğrenci gibi gezeceğim yer hakkında yazılı ve görüntülü bilgi edinmek fevkalade faydalı oluyor.
Günümüzde bir beldenin, bir ilçenin, bir ilin veya bölgenin gelişmesinde yerel yönetimler bir adım öne çıkıyor. Yerel yöneticilerin ufukları (günümüzde vizyon deniliyor) ne kadarsa bulundukları yerler o kadar gelişebiliyor.
Geçenlerde bir ilçemiz hakkında belgesel seyrediyorum. İlçenin belediye başkanı ilçede neler yaptıklarını ve yapacaklarını anlatıyordu. Her ne kadar yapacakları şimdilik kaydıyla ortada olamaz. Ancak göreve geldikten sonra yaptıklarına baktığımızda ilçeye bir hayli katkısı olmuş. Bütün bunlar takdire şayan. İcraatları anlattıktan sonra söyledikleri ise hala hafızamda. Demek ki istenilse çok şey yapıla biliniyor.
O ilçenin Belediye Başkanı, görevlerini sıraladıktan sonra “Bir belediye sadece yol, su, çevre gibi görünen hizmetlerle uğraşmaz, sosyal ve kültürel çalışmalarıyla da hizmet eder” mealinde sözler söyledi. Doğrusu bana ya da benim gibilere çok ilginç gelen bir ifadeydi bu. Çünkü şehre ve şehirde yaşayanlara bir “aidiyet hissi” aşılamaktı bu. Bir kişiye “Nerelisin?” diye sorulduğunda göğsünü gere gere “Şuralıyım” demek veya dedirtmek oldukça mühim.
Burada ismini yazmadığım birçok yerde bu ve buna benzer çalışmalar oluyor. Yol ileride eskiyebilir, çeşme kuruyabilir, dikilen çiçekler solabilir vs… ancak kültürel alanda yapılan çalışmalar bazen on yıllara hatta asırlara hizmet etmiş olabilir.
Yani bu gezilerimden çok şeyler öğreniyorum. Karadeniz Bölgesi’nde bulunan 18 il 197 ilçenin 120’sini hakkında önceden bilgi alarak dolaştım. Kısmetse hepsini tamamlamak niyetim. Ancak nereye gitsem kendimi oralı sanıyorum. Bize kim bu vatan sevgisini öğretti bilmiyorum. Ülkenin her yerinin güzel görünmesi başka, daha güzel olması başka. Burada yerel yöneticilere çok iş düşüyor.
İnsan ömrü sınırlı. İnsan gönlü hudutsuz. Yarınlarda gönüllerde yaşamak istiyorsanız geriye bir şeyler bırakmanız lazım. İnsanlar dedelerinin dedesine de dua ediyor.
En azında gönüllerde yaşamak umuduyla…