SON DAKİKA
Hava Durumu

PSİKOLOJİK TATİL

Yazının Giriş Tarihi: 18.08.2023 15:44
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.08.2023 15:44

Bundan altmış sene önceydi. Daha beş-altı yaşlarındaydık. Köyümüzde elektrik yoktu. Mahallede bulunan çocuk sayısı önceleri dört-beş kişi kadardı. Mahallemiz deniz sahilinde sessiz bir yedi.

Fatsa’ya ve Perşembe’ye olan uzaklık 20 km civarındaydı. Yani Fatsa ile Perşembe’nin tam ortasındaydık.

Daha mayıs ayı gelmeden bir şekilde denize girmeye başlardık. Ancak temmuz ve ağustos ayı denize girme süremiz biraz daha azalırdı. Çünkü çok sıcak günlerdi.

Temmuz ve ağustos aylarında daha yataktan kalkar kalmaz denize giderdik. Dedim ya mahallemiz sahildeydi. Saat 11 civarlarına kadar denizde kalırdık. Güneş tam tepeye yaklaşınca deniz kenarını terk eder bahçelerde serin yerler arardık.

Akşama bir iki saat kala tekrar deniz kenarına gelir karanlık basana kadar denizden çıkmazdık. O zamanlarda salatalık ve domates sadece iki ay olurdu. Çoğu tarlada çürürdü. Komşular birbirine sormadan alma hakkına sahipti. Hatta almayanlara sitem bile ederlerdi.

Akşama yakın denize girmeden önce tarlalardan topladığımız “gerçek” domates ve salatalığı tuttuğumuz balığı közde pişirir beraberce yerdik. Kesinlikle sabah 11 ile öğleden sonra 4 (şimdi 16 deniliyor) arası denize girmezdik.

Temmuz ve ağustos ayı hep aynı geçerdi. Misina ile balık tutmak, bahçelerde gölge yerlerde oynamak, 11:00 ile 16:00 arası denize girmeden başka yerlerde bulunmak. Hatta yağmurlu günlerde gün boyu yüzmek ve tabii gece denize girmek…

Aradan yıllar geçti. Mahallenin nüfusu artıyordu. Günlerden bir gün deniz sahilinde tanımadığımız kişiler gördük. Bir güneşlik altında kumlarda uzanmışlardı. Ara sıra denize giriyorlardı. Bizi şaşkınlığa düşüren şey güneşin tam tepedeyken de denize girmeleriydi. Bu vücuda bir eziyetti bizim için.

Kendi aramızda konuşuyorduk. “Galiba bunlar denize ne zaman girilir bilmiyor” derdik. Akşama kadar sıcağın altında durmak ve eziyet görmek tatil olamazdı.

Daha sonra gazetelerden tatil yerleri hakkında fotoğraflar gördük. Meğer Akdeniz ve Ege sahillerinde böyle denize giriliyormuş. Her ne kadar cahil olduklarına dair bir karara varmasak da yanlış bir tercih olduğunu düşünürdük. Gerçekten 11 ile 16 arası denize girmek bir zulümdü bizim için.

Belki bu saatte denize girmek onlar için farklı bir duyguydu. Şayet serinlediklerini düşünüyorlarsa yanlış bir düşünceydi. Yok, soğuk bir iklimden gelenler güneşe hasret kalmışlarsa onlara bir sözümüz yoktu.

Artık günümüzde tatile gitmek ayrı bir kültür. Çünkü varlıklı kişiler “Siz bu sene yurt dışına çıkmadınız mı?” diye sorunca, muhatabı; “Biz geçen sene Kanarya adalarındaydık, ancak bu sene işler biraz yoğun olunca Ege sahillerini tercih ettik” gibi laflar edenleri okuduk magazin sayfalarında.

Hatta bazıları “Bu fiyatlar yüzünden tatillerin de zevki kaçtı. Bir kola 116 lira, bir şişe su 34 lira olmuş. Bir öğün yemek bir kişi için 4/6 bin lira arası. İdare etmek gerekiyor” gibi laflar duyulmaya başlandı. Ege sahillerinde akşama kadar sıcağın altında “pişen” pardon on tatil yapan dört kişilik bir aile neredeyse bir milyona yakın para harcıyor.

Parası olan harcar buna kimse karışamaz da o sıcağın altında nasıl durulur onu hala anlayamadım.

Çok cahil kalmışız çoook…

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Fatsa Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.