SON DAKİKA
Hava Durumu

ÜCRETSİZ YAPILAN İŞLERİN İZAHAT ZORLUĞU

Yazının Giriş Tarihi: 27.10.2025 17:34
Yazının Güncellenme Tarihi: 27.10.2025 17:34

“Bir mevsim-i bahârına geldik ki âlemin/Bülbül hamûşhavztehîgülsitânharâb” demiş, Keçecizâde İzzet Molla.
Yaklaşık olarak günümüz kelimeleriyle şöyle: Dünyada öyle bir baha mevsimine rastladık ki; bülbüller susmuş, havuzlar boşalmış, gül bahçeleri harap olmuş.
Tabii bu beyti edebiyat derslerinde konunun uzmanları şiir sanatın bütün inceliklerini anlatırlar. Konumuz edebiyat dersi vermek değil. Haddimize de değil ayrıca. Ben anlatılan şeyin günümüze ne kadar benzediği üzerinde durmak istiyorum.
Günümüzde neredeyse karşılıksız iş kalmamıştır. Çok şey menfaat üzerine kuruludur. Kısaca “Al gülüm, ver gülüm” anlayışı hâkimdir.
Merhum Nasrettin Hoca’ya ait olan “Parayı veren düdüğü çalar” sözünü bilmeyenimiz yoktur.
Elbette kimse vakıf kurmadı. Emeğin bir karşılığı olmalı. İnsanlar çalışmalarının karşılığını almalı. Hizmetin bir bedeli vardır ve haktır. Her ne kadar “Hizmet eden hizmet görür” denmiş olsa da bilabedel yani tamamen ücretsiz yapılan iş ancak gönüllülük esasına dâhildir.
İşçi, sanatçı, usta, tüccar, çiftçi ve buna benzer sanat ve iş erbabı emeğinin karşılığını alacaktır. Bu onların hakkıdır. Hak edene hakkını vermek insani ve vicdani bir vazifedir.
Tabii burada suiistimaller de oluyor. Fırsatçılık yapıp bedelinden veya ederinden fazla ücret talep etmek. Şimdi biz işin normali üzerinde duralım. Eskiler “Mümkünü makulde aramak lazım” demiş.
Kendi zamanım ve maddi imkânlarım dâhilinde seyahatler ettiğim oluyor. Çok kişinin de olmuştur. Merak bu ya ben bu seyahatleri daha çok bilgi edinmek için yapar üç-beş gün içinde tekrar başladığım yere yani evime dönerim. Bu zaman içinde taşıtımın yakıtı, konaklayacağım yerin ücreti ve yiyeceklerim için harcadığım bedel bana aittir. Şimdi “Öyle olacak tabii ne demek istiyorsun?” diyenler olabilir.
Ben bu tür seyahatleri yaptığımda; yani bilgi almak için çıktığımı söylediğimde bana “Bunun için bir destekçin var mı?” diyenler oluyor. Soru normal. Ancak bu soruya verdiğim cevaba inanan çıkmadı. Madem soruyorsun ki sorabilirsin. Madem merak ettin ki olabilir. Neden verdiğim cevaba kimse inanmıyor ve beni zan altında bırakıyor?
Ben bütün bu işleri karşılıksız yaptığımı, bütün giderlerimi kendim karşıladığımı söylediğimde bana “Külahıma anlat onu sen” der gibi bakıyorlar. Hatta benin yalan söylediğimi iddia edenler de var. “Bu mümkün değil” diyenler olduğu gibi “Bizden saklamanın âlemi ne?” diyenler bile oluyor.
Neden insanlar bazı şeylere inanmaz?
Bu durumda olan kişi neden yalan söyler?
Yanlış bilginin kime ne faydası var?
Daha doğrusu neden inanmazlar?
İş dönüp dolaşıp ya girişteki şiirin izahına geliyor. Yani öyle bir dünyada yaşıyoruz; ya da Nasrettin Hoca’nın “parayı veren düdüğü çalar” sözüne…
Günümüzde en zor şey karşılıksız yapılan işi muhataplarına anlatamaman. Çünkü çok kişi inanmıyor. Kısaca günümüzde menfaat üzerine kurulmuş bir anlayış var. bu değişir mi devam mı eder bilmem. Şimdiki vaziyet bu.
Bir şeyi ücretsiz yaptığınızı inatla anlatsanız ve muhatabınız buna inansa bile bu sefer seni “saflıkla” itham eder.
Olsun saf olmak, fırsatçı olmaktan iyidir bana göre. Ayrıca kimse bana zorla iş yaptırmıyor. Tamamen içimden gelen bir şey bu. Sağlığım, zamanın ve maddi imkânlarım devam ettikçe seyahatlere devam edeceğim. Yeni yerlerle birlikte yeni kişiler tanımak güzel.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.