Bazı şeyler vardır ki tarihe havale olmuştur. Ya unutularak ya da gönülde kalarak…
Koçboynuzu yolu da maalesef tarihe havale olan mekânlardan. Unutulan veya akla gelmeyen bazı şeyler vardır ki hiç de göz ardı edilecek türden değildir.
Önce Bolaman ile Efirli arasında yaptığımız yolculuktan birkaç hatıra nakledip sonra yol hakkında da iki kelam edelim.
Kadim dostum, araştırmacı yazar Seyfi Günaçtı ile Samsun- Ordu istikametinde Bolaman Mevkiini biraz geçtikten sonra Koçboynuzu yoluna revan olduk.
Sabahın dokuzunda çıktığımız ve muhtelif yerleri dolaştıktan sonra bahsi geçen yola girmiştik. Mevsim yaz, etraf harika. Bir ara acıkırız diye yanımızda bulunan erzakları nerede yiyebiliriz diye yer aramaya başladık. Çünkü yol dardı ve otomobili durdurmaya müsait bir boşluk yoktu.
Bu arada erzak dedikse ekmek ve meşrubat. Mesele açlığı yatıştırmak…
Artık yol kenarında duracak yer arıyorduk. İşte öyle bir anda minareden gelen ezan sesi yakında bir caminin olduğunun alametiydi. Hem öğle namazı eda edip hem de yakınlarında bir yerde atıştırırız diye caminin avlusuna girdik.
Namaz için girdiğimiz caminin ismi BolamanMerkezMahallesi Laleli Camii idi.
Mevcut olan cemaatle öğle namazını eda ettik. Tabii yabancı olduğumuz için avluda bir tanışma faslı geçti. Misafir olmanın verdiği bir imtiyazla bazı ikramlar oldu. Sonra koyu bir sohbet başladı.
Vatandaşlardan 1944 doğumlu olduğunu söyleyen Mahmut TürkanEfendi Terme’de bir meslektaşımızın oğlu çıktı. Dünya küçük bir yer.
Ben ve arkadaşım zaten iki emekli eğitimciydik. Eğitim camiasından birinin yakınıyla beraber olmak bizim için de iyi oldu.
Köyün en güngörmüş kişilerinden biri olan Mahmut Türkan’a bazı sorularımız oldu. Çünkü daha önce Samsun- Ordu karayolu sahilden değilken vatandaşlar yol olarak Koçboynuzu yolu diye bilen yerden sağlıyormuş gidiş-gelişlerini.
Yol uzunluğu Bolaman Mevkiinden Efirli Mevkiine kadar yaklaşık 27-30 km civarında. Bu yolu yol güzergâhında buluna köylüler birlik olup yapmışlar. Devlet tarafından temin edilen taşları her köy kendine gösterilen yere döşemiş. Yaklaşık bir aylık bir süre içinde yol ulaşıma açılmış. Ulaşım dedikse posta arabası ve yürüyüş yolu olarak. Tabii zaman içinde yol geliştirilmiş.
Mehmet Türkan Efendi anlatırken hüzünleniyordu. Şimdiki gibi herkesin hususi bir otomobili yoktu. Belli ki çok zorluk çekmişlerdi.
Muhit olarak biraz bilgi aldık. Dedim ya hepsini buraya sığdırmak mümkün değil.
Mahalleli olan Mehmet Türkan ve laleli Camii din görevlisine veda ederek oradan ayrıldık.
Aslına bakılırsa oranın farklı bir hikâyesi daha var.
Selçuklulardan kalma bir Mil Taşı caminin haziresinde bulunmuş ve 1200 yıllık olan bu taş benzeri olan üç taştan biri…
Koçboynuzu yolunun ilk açılışının 1938 tarihinde olduğunu söylüyor Mahmut Türkan Efendi.
Biz yanımızda bulunan erzağı orada da yiyemedik. Müsait bir yer bulmak için oradan ayrıldık.
Ancak kısa da olsa yol hikâyeleri bitecek gibi değil. Daha temas etmediğimiz konular kaldı.
Onu da bir sonraki yazıya bırakalım.
Bu arada bize kaldığımız süre içinde bilgi verdiği için Mahmut Türken efendiye ve bizleri misafir gibi ağırlayan görevlilere kalbi selamlarımızı sunuyoruz.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
ZEKİ ORDU
UNUTULMUŞ GÜZERGÂH: KOÇBOYNOZU YOLU
Bazı şeyler vardır ki tarihe havale olmuştur. Ya unutularak ya da gönülde kalarak…
Koçboynuzu yolu da maalesef tarihe havale olan mekânlardan. Unutulan veya akla gelmeyen bazı şeyler vardır ki hiç de göz ardı edilecek türden değildir.
Önce Bolaman ile Efirli arasında yaptığımız yolculuktan birkaç hatıra nakledip sonra yol hakkında da iki kelam edelim.
Kadim dostum, araştırmacı yazar Seyfi Günaçtı ile Samsun- Ordu istikametinde Bolaman Mevkiini biraz geçtikten sonra Koçboynuzu yoluna revan olduk.
Sabahın dokuzunda çıktığımız ve muhtelif yerleri dolaştıktan sonra bahsi geçen yola girmiştik. Mevsim yaz, etraf harika. Bir ara acıkırız diye yanımızda bulunan erzakları nerede yiyebiliriz diye yer aramaya başladık. Çünkü yol dardı ve otomobili durdurmaya müsait bir boşluk yoktu.
Bu arada erzak dedikse ekmek ve meşrubat. Mesele açlığı yatıştırmak…
Artık yol kenarında duracak yer arıyorduk. İşte öyle bir anda minareden gelen ezan sesi yakında bir caminin olduğunun alametiydi. Hem öğle namazı eda edip hem de yakınlarında bir yerde atıştırırız diye caminin avlusuna girdik.
Namaz için girdiğimiz caminin ismi BolamanMerkezMahallesi Laleli Camii idi.
Mevcut olan cemaatle öğle namazını eda ettik. Tabii yabancı olduğumuz için avluda bir tanışma faslı geçti. Misafir olmanın verdiği bir imtiyazla bazı ikramlar oldu. Sonra koyu bir sohbet başladı.
Vatandaşlardan 1944 doğumlu olduğunu söyleyen Mahmut TürkanEfendi Terme’de bir meslektaşımızın oğlu çıktı. Dünya küçük bir yer.
Ben ve arkadaşım zaten iki emekli eğitimciydik. Eğitim camiasından birinin yakınıyla beraber olmak bizim için de iyi oldu.
Köyün en güngörmüş kişilerinden biri olan Mahmut Türkan’a bazı sorularımız oldu. Çünkü daha önce Samsun- Ordu karayolu sahilden değilken vatandaşlar yol olarak Koçboynuzu yolu diye bilen yerden sağlıyormuş gidiş-gelişlerini.
Yol uzunluğu Bolaman Mevkiinden Efirli Mevkiine kadar yaklaşık 27-30 km civarında. Bu yolu yol güzergâhında buluna köylüler birlik olup yapmışlar. Devlet tarafından temin edilen taşları her köy kendine gösterilen yere döşemiş. Yaklaşık bir aylık bir süre içinde yol ulaşıma açılmış. Ulaşım dedikse posta arabası ve yürüyüş yolu olarak. Tabii zaman içinde yol geliştirilmiş.
Mehmet Türkan Efendi anlatırken hüzünleniyordu. Şimdiki gibi herkesin hususi bir otomobili yoktu. Belli ki çok zorluk çekmişlerdi.
Muhit olarak biraz bilgi aldık. Dedim ya hepsini buraya sığdırmak mümkün değil.
Mahalleli olan Mehmet Türkan ve laleli Camii din görevlisine veda ederek oradan ayrıldık.
Aslına bakılırsa oranın farklı bir hikâyesi daha var.
Selçuklulardan kalma bir Mil Taşı caminin haziresinde bulunmuş ve 1200 yıllık olan bu taş benzeri olan üç taştan biri…
Koçboynuzu yolunun ilk açılışının 1938 tarihinde olduğunu söylüyor Mahmut Türkan Efendi.
Biz yanımızda bulunan erzağı orada da yiyemedik. Müsait bir yer bulmak için oradan ayrıldık.
Ancak kısa da olsa yol hikâyeleri bitecek gibi değil. Daha temas etmediğimiz konular kaldı.
Onu da bir sonraki yazıya bırakalım.
Bu arada bize kaldığımız süre içinde bilgi verdiği için Mahmut Türken efendiye ve bizleri misafir gibi ağırlayan görevlilere kalbi selamlarımızı sunuyoruz.