SON DAKİKA
Hava Durumu

24 Haziran’a Sayılı Günler Kala… (2)

Yazının Giriş Tarihi: 30.05.2018 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.05.2018 00:00
Seçim süreçlerinde esen rüzgârın sahibi esas olarak “Ankara” tabiriyle dillendirilir.
Yani partilerin genel başkanları iner sahaya, yapacaklarını tek tek sıralar. Dünü anlatır, bugünü özetler, yarını da umuda bağlar.  Becerebildiği ve ikna edebildiği kadarını da sandıkta oy olarak hanesine yazdırır.
Ancak seçim süreçlerinin baş aktörü ve karar mercii genel başkanlar olsa da devasa kadrolar olmalı yanı başında. Sahanın nabzını tutacak, teşkilatların görüşlerini alacak, medya ilişkilerini gerçekleştirecek. Söyleminden, resimdeki pozuna kadar kurumsallığın gereğini yerine getirebilecek isimler.
Top yekûn bir harekât hali hâsıl olmalı ki istenen başarı yakalanabilsin. Aksi halde hüsran kaçınılmaz bir son olur. Örnekleri de malum. Bir seçim yüzde 22 oy alanlar, bir sonraki seçim yüzde ikilerde kalabiliyor. Ve sonrasında da siyaset sahnesinden çekiliyor.
Lakin zaman zaman halkın umudu olup, beklenmedik başarılar gösteren ve hatta iktidar olabilen örnekleri de görmezden gelemeyiz. Başarı ve başarısızlık, bir ağzın alt ve üst dudağı mesabesinde.
Bir akşam zafer şarkıları söyleyenler, bir akşam sessizliğin hüküm sürdüğü kalabalıklar misali evini yolunu tutabilmekte.
“Bir seçimin bittiği gün, bir seçiminde başlangıç günüdür” diyebilenler, emeni bırakmayanlar, bireysellikten kurumsallığa geçebilenler, siyaset sahnesindeki mevcudiyetini de korumuş olanlaradır. Mesela Cumhuriyet halk Partisi, mesela Milliyetçi Hareket Partisi, mesela Saadet Partisi ve son olarak da Adalet ve Kalkınma Partisi.
Varlık ve hizmet mücadelesinden taviz vermedikleri ölçüde de sokakta karşılık buluyorlar. Tabi ki de her biri vatandaşa aklına, kalbine, midesine ve cebine hitap edebildiği ölçüde.
Saydığımız bu dört partinin haricinde; henüz sınav soru kitapçığını salon görevlisine teslim etmemiş lise öğrencisi konumundaki İyi Parti’yi de listeye dâhil edip etmeyeceğimize 24 Haziran seçimlerinden sonra karar vereceğiz.
Alacakları oyun miktarı ve yüzdesi, İyi Parti’nin gerçekten bir karşılığı olup olmadığı hususundan ziyade, gelecek seçimler açısından ciddi bir aktör olup olamayacağının göstergesi sayılacak ve esas süreç de 24 Haziran’dan sonra başlayacak.
İyi Partili dostlarımız belki kızacak veya alınganlık gösterecek ama yeri gelmişken not düşmekte fayda var; süreç pek de parlak gözükmüyor.
Zira seçim sürecinde partiyi sahada var edecek kadroların başları, aday adaylığı sürecinde emeni terk etmeyi seçtiler ki bu da hiç hayra alamet bir durum değil. Yeni bir oluşum ve yeni bir kaynaşmanın, yeni bir umut ışığı olması beklenirken daha ziyade kırgınlıklara vesile olan bir süreç yaşandı.
Deyim yerinde ise saha çıkacak ilk on bir, kulüp yöneticiliğine soyundu ve sahada takım yok. Üstüne bir de adaylık başvuru yapmadığı halde Ordu listesinin başına Yener Yıldırım’ın getirilmesi, işin tuzu biberi oldu.
Mesudiyeli olması, Fatsa’da başhekimlik yapmış olması, Ünye’nin damadı olması ne kadar katkı sağlayacak meçhul ama kurucu kadroların Yener Yıldırım’ın arkasında ne kadar duracağı meçhul.
Doğru Yol Partisinden siyasete soyunan ve milletvekili olduktan sonra Milliyetçi Hareket Partisine katılan, son olarak da İyi Partinin Ordu 1. Sıra milletvekili adayı gösterilen Yener Yıldırım’ın genel merkezdeki karşılığının Ordu’da olup olmadığını, 24 Haziranda hep birlikte göreceğiz. Kendisi açısından da tamam ya da devam seçimi tabirini kullansam, yanlış olmam her halde.
Kabul etmek lazım ki siyaset maliyetli bir uğraş. Hem genel merkezler, hem il yönetimleri hem de ilçe teşkilatları paralı adayları sever. Lakin bu işin bir de insan ayağı var ki seçim süreçlerindeki rollerinin sıfatı seçmen oluyor.
Yani salt paranızın olması yetmiyor. İnsan da biriktirmeniz gerekiyor.
Birilerinin dediği gibi “Hastalanıp Ankara’ya yolunu düştüğünde, başka kim ilgilenir ki” sözü yıllar öncesinde ciddi derecede karşılık buluyordu ama günümüzde pek de geçerliliği yok. Artık hem özeli hem de devleti olmak üzere yüzlerce hastane yol gözlüyor, para kazanmak için ve de çoğundaki hizmet nerdeyse lüks otellerdeki gibi.
O sebeple de geriye bakıp durum değerlendirme yapmalı siyasete soyunanlar. Ayağına batacak diken var mı, yüreğini yakacak söz var mı? Sayın Rıdvan Yalçın’ın deyimiyle “Fıkra anlatarak” bu işin olma olasılığı sıfır.
Hem kendisi, hem partisi adına tekrar, tekrar düşünülmesi gereken bir tercih.
Yarın görüşmek dileğiyle, hoşça bakın zatınıza… 
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.