SON DAKİKA
Hava Durumu

KIRAVATLI AFGANİSTAN/ AĞLAMA DUVARINDA ŞEN KAHKAHA

Yazının Giriş Tarihi: 19.07.2019 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 19.07.2019 00:00
Yirmi yıllık meslek hayatımda değişiklik olmadan hiçbir " Eylül" ayına başlayamadık. Keşke bu cümle nitelikli değişimi, değişirken gelişimi kastetseydi. Üzgünüm, size bu anlamda bir cümle kuramadığım için. 
Bir türlü " yerine oturamayan" sistem, tamiratı ve tadilatı işkence boyutunu almış yarı inşaat halinde bir olmamışlık. Dikey mimari ile yatay insanlık arasında kalmış " bitkisel hayatı" bile andıramayan bir büyük " niteliksiz genç nüfus" yükü. Varlığı, kendine sıkıntı; yokluğu kalabalık için önemsiz.
Okuduğunu anlamayan, aynı zamanda okumayan bir gürûhu elbirliği ile inşaa ettik. Okuma üzerine nutuklar çektik. Sonra da için için gülerek " Gençlik hiç kitap okumuyor yavvv" dedik. Münafıklığı dudakla kulak arasına kadar yaklaştırdık.
Yazmayan, yazamayan, yazmak istemeyen, hatta çok istediğini bile yazamayan " aklı" kendine yük, " yükü" aklına ağır, " deist " olmaya yelken açmış " naylon gençlik" görüntüsü ile karşı karşıya kalıverdik. "Özel" kelimesini okula, öğretimi " test" sarmalına, karakteri de " sanal aleme" emanet ettik. Sonra da bir yerde birşeyler eksik herhalde diye, günahı tevbesine düşman cümlelerle arsızca sathi kaygılar duyar gibi yaptık. Dehayı, doğru cevap net sayısına " büyük kapitalizm" için sunak kurbanı ettik. Etini derin yapılara, derisini Türk'ün Hava Atma Kurumu'na bağışladık. Herşeyi madde ile ölçtük, sonra da bu işin maneviyatı kalmadı dedik.
 En soytarı duruşu, kadrolaşma adına koltuğa oturttuk sonra da iş aslında ehline verilmeli diyerek edepsizliğin sınırlarını zorladık. Bari " erdem " denen şeyi alma ağzına, erdem kirlenmesin, ruhunu beden kuyusunda boğmuş, seri ahlak katili, diyemedik.
Elbirliği ile " tüketimi" yücelttik, yüce olan ne varsa tükettik. " Tükenmişlik" sendromu ile " Öğrenilmiş Çaresizlik" durumunu aynı kapta karıştırıp, kocakarı ilaçlarına bile meydan okuyan bir şifacı gururu ile çocuklara bilerek veya bilmeden yedirdik. 
"Nereye gidiyoruz?" diyecek olsak, " Sana ne..." cevabını aldık. " Böyle olmaz..." dedik, " Sen mi değiştireceksin !" dediler. " Adalet..." dedik. " Böyle gelmiş böyle gider..." dediler. 
Erkin Koray'dan o şarkı çalıyor mekanda... Fesuphanallah...
Bizimkisi, ağlama duvarında şen kahkaha. Genel görünüş, çukur aynada kıravatlı Afganistan. Sorumlu hepimiziz, çözecek olan yine biziz...
Bu, bardağın boş tarafı yazısı. Tabiki güzelliklerle dolu " bir dolu tarafı" da var. Doluyu herkes görüyor, ben boşu yazdım...
Bırakın şu günübirlik çekişmeleri. Ya birlik olacağız, ya da yok olacağız.Mesele çok ciddi...
Fuzuli üstat ile bitirelim...
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil...
Birlik olalım, düşman kahrola 
Sürçü lisan ettiysek, affola...
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.