SON DAKİKA
Hava Durumu

Dün ve Bugün

Yazının Giriş Tarihi: 28.10.2019 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.10.2019 00:00
Yaş 50.
Ortalama bir ömrün yarısından fazla.
Geçen yılların üçte ikilik bölümü çalışarak tükenmiş.
Terörün kucağında bir şehir ve o şehirde geçen çocukluk yılları…
Yolu kesilen, darp edilen, defaten ölümün kıyısından dönen aile fertleri.
Genç yaşta toprakla buluşan gençler…
Ağlamaktan kan çanağına dönen annelerin kuruyan göz pınarları.
Bir yanda tevekkül, takdiri ilahi edası ve tekbirler…
Bir yanda sloganlar ve alkışlar eşliğinde konvoylar…
Ne idi bu gençlerin derdi, neyi pay edemiyorlardı?
Farklı görüşlerin böldüğü sokaklar, kurtarılmış bölgeler…
Hava karardığında sokağa çıkmanın, ölümle eş değer görüldüğü zaman dilimleri.
Deyim yerindeyse; kardeş kavgasının en acımasız hali ile vücut bulduğu şehir…
İhtilal heveslilerinin, ihtilal gerekçesi olarak gördükleri olgunlaşmanın bedelini canlarıyla ödeyenlerin memleketi ve ardından sokaklardan yükselen postal sesleri…
Sorgular, işkenceler, hapis cezaları, görevden atılmalar…
Sokağa hükmettiğini düşünenlere sokağın gerçek sahibinin kim olduğunu, yine sokağa hükmettiğini düşünenlerin üzerinden acımasızca gösteren bir zihniyetin, kurtarıcı rolünü başarıyla ifa ve dahi kendini kahraman ilan ettiği yıllar.
Parçalanmış hayatların, dağılmış ailelerin içki sofrasındaki meze kadar değerinin olmadığı sonradan anlaşılan zihniyetin yaşattığı acı, her ne kadar toplum tarafından sarılmaya çalışılsa da aradan geçen 39 yıla rağmen halen daha tazeliğini koruyor.
Karşılıklı kin ve öfke değerini kaybetmiş olsa da yaşatılanların acısı, söz ile dile deldiğinde beden olarak da hissediliyor.
Oyunu yazan, kurgulayan, sahneye koyan amacına ulaştı.
Bize ise ölenlerin ardından ağlamak, kalanların yaralarını sarmak kaldı.
Tekrar yaşanmaması, lisanımünasip ile ifade edildi her vesile ile.
Daha dikkatli, daha uyanık ve daha tedbirli olunması gerektiğinin altı çizildi.
Toplum psikolojisinin bir yalan ile nasıl istenmeyen boyutlardaki tepkilere sebebiyet verebileceği ve acı sonuçlar doğurabileceği vurgulandı.
Peki “Bir travmaydı, geldi geçti” demek mümkün mü?
Zannımca mümkün değil!
Halen daha dünyaya gelmesinde, büyüyüp yetişmesinde, bir gram emeği olmayan insanlar, ailelerin göz bebeği evlatları üzerinden ahkâm kesmeye, toplumda infial uyandırmaya, devlet ile milleti karşı karşıya getirmeye gayret gösterebiliyorsa, travmanın zemini oluşturan etkenlerin etkisini kaybettiğinden söz edemeyiz.
Her şeye “Hayır” diyen zihniyet ile her şeye “Evet” diyen zihniyetin arasında, doğruluk ve güzellik açısından bazen evet, bazen hayır diyenler yok sayılmaya çalışılmaktadır.
Bu yok sayma hevesinde olanların toplum üzerinde etkili olması halinde yarınlar, dünlerin bir benzerini önümüze çok rahat bir şeklide koyar.
İnfialin ve kavganın kazananı yine biz değil, bizi bize kırdıranlar olur.
O sebepledir ki çağımızın en etken tahrik mekanizması olan sosyal paylaşım siteleri, namerdin hevesini artıracak şekli ile kullanılmamalı, kullanılmasına izin verilmemeli.
Toplumu zehirleyen site ve paylaşımlar da imha edilmeli.
Yaşama hakkı verilmemeli.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.