SON DAKİKA
Hava Durumu

NE BEKLİYORUZ Kİ!

Yazının Giriş Tarihi: 02.11.2019 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 02.11.2019 00:00
Hayvan barınağında ıslanan köpek yavrularına dair paylaşımlar konuşuluyor birkaç gündür.
Üstü açık, altı ıslak, tir tir titreyen yavru köpeklerin hali insanın içini acıtıyor.
Barınağın yetersizliğinden dem vuruluyor.
Malum Ordu’nun büyükşehir olmasından sonra sokak hayvanların toplanması ve rehabilite edilmesi görevi, büyükşehir belediyesinde.
Başıboş gezen ve sokaktaki vatandaşı rahatsız eden bu canlılar, toplanıyor ve barınaklara konuluyor.
Yaralı ve hasta olanların tedavisi yapılıyor, karınları doyuruluyor.
Her geçen gün de sayıları artıyor.
Kimi kısırlaştırılıp sokağa geri salınmasını, kimileri de sahiplenilmesini öneriyor.
Hayvan hakları savunuculuğu yapanlar, kısırlaştırmaya karşı.
Sokak savunulmasını isteyenlere de korkularından mütevellit karşı.
Belediye ise orta yerde, çırpınıp duruyor; her kesimi memnun etmek gayesiyle.
Sayın Güler’in açıklama yaptı ve bu işlerin şov meselesi olmadığını, vicdan meselesi olduğunu söyledi.
Ve ihmali olanlardan da hesabın sorulacağını vurguladı.
Gelelim meselenin bir başka boyutuna.
Neden sokaklardaki hayvanların sayısı her geçen gün artıyor?
Bu soruya verilecek en basit ve pelesenk olmuş cevap, çevre ilçelerden ve ilçe merkezi dışındaki yerleşim birimlerinde getirilip, sokağa salınması olacaktır.
Bir bakıma da bu cevap doğrudur.
Yeterli midir?
Hayır!
Meselenin özünü oluşturan gerekçe, her ne kadar evcil olarak görsek de bu canlılar sokak hayvanlarıdır ve insanın yaşadığı yerde hayat sürerler.
İnsanın ihtiyacı için evcilleştirdiği ve kapısına bekçi yaptığı bu hayvanlar, insanın ayak izini, insanın kokusunu takip ediyorlar.
İnsan nerede yaşıyorsa, onlar da orada yaşama çabası veriyor.
Düşünün yıllar öncesini…
Köylerin mahalle olmadan önceki hallerini hatırlayın.
Her kapıda beslenen; ineği, camışı, tavuğu, atı, eşeği, kediyi gözünüzün önüne getirin.
Kedi haricinde hiçbir hayvan alınmazdı eşikte içeri.
Köpeğin yeri kapı önüydü.
Etinden, sütünden, yumurtasından ve gücünden istifade edilen hayvanlar nasıl besleniyor ise köpekler de beslenirdi.
Diğerlerine sağlanan barınak, onun için de mevcuttu.
Peki, ne oldu?
İnsan köyü terk etti.
Satabildiği hayvanı satıp paraya çevirdi, satamadığını ise sokağa salıverdi, şehirli oldu.
Sokak saldığı hayvanda ardından şehrin yolunu tuttu.
Eskiden başıboş gezen hayvanlar listesinde atlar ve eşekler de vardı ama nesli kesildi.
Nadiren kediler ama yoğun olarak köpekler var sokaklarda.
“Dilsiz kullar” olarak tabir edilenler için de birçok noktada su ve yem kapları var, yeterli olmamak kaydıyla.
Alışık olmadıkları mamalarla beslendiği için gereğinden fazla irileşenler de var, kilo kaybedenlerde.
Doğal olmayan yöntemler, doğal olmayan sonuçlar doğurdu.
Şimdi de diyoruz ki “Nereden geldi bu kadar hayvan?”
Aslında hiçbir yerden gelmediler, vardılar.
Sadece bizim kümeleştiğimiz yaşam alanlarımızın her hangi bir noktasında da onlar kümeleşti.
Dağınık iken dikkat çekmeyen bu canlar, artık görmezden gelinemez bir nüfusa erişti.
Biz köye dönmeden azalmaları mümkün görünmüyor.
Ordu Büyükşehir Belediyesinin işi hayli zor ve bu zorluk her geçen gün katlanarak artacak.
Ne Bekliyoruz ki!
 
Hayvan barınağında ıslanan köpek yavrularına dair paylaşımlar konuşuluyor birkaç gündür.
Üstü açık, altı ıslak, tir tir titreyen yavru köpeklerin hali insanın içini acıtıyor.
Barınağın yetersizliğinden dem vuruluyor.
Malum Ordu’nun büyükşehir olmasından sonra sokak hayvanların toplanması ve rehabilite edilmesi görevi, büyükşehir belediyesinde.
Başıboş gezen ve sokaktaki vatandaşı rahatsız eden bu canlılar, toplanıyor ve barınaklara konuluyor.
Yaralı ve hasta olanların tedavisi yapılıyor, karınları doyuruluyor.
Her geçen gün de sayıları artıyor.
Kimi kısırlaştırılıp sokağa geri salınmasını, kimileri de sahiplenilmesini öneriyor.
Hayvan hakları savunuculuğu yapanlar, kısırlaştırmaya karşı.
Sokak savunulmasını isteyenlere de korkularından mütevellit karşı.
Belediye ise orta yerde, çırpınıp duruyor; her kesimi memnun etmek gayesiyle.
Sayın Güler’in açıklama yaptı ve bu işlerin şov meselesi olmadığını, vicdan meselesi olduğunu söyledi.
Ve ihmali olanlardan da hesabın sorulacağını vurguladı.
Gelelim meselenin bir başka boyutuna.
Neden sokaklardaki hayvanların sayısı her geçen gün artıyor?
Bu soruya verilecek en basit ve pelesenk olmuş cevap, çevre ilçelerden ve ilçe merkezi dışındaki yerleşim birimlerinde getirilip, sokağa salınması olacaktır.
Bir bakıma da bu cevap doğrudur.
Yeterli midir?
Hayır!
Meselenin özünü oluşturan gerekçe, her ne kadar evcil olarak görsek de bu canlılar sokak hayvanlarıdır ve insanın yaşadığı yerde hayat sürerler.
İnsanın ihtiyacı için evcilleştirdiği ve kapısına bekçi yaptığı bu hayvanlar, insanın ayak izini, insanın kokusunu takip ediyorlar.
İnsan nerede yaşıyorsa, onlar da orada yaşama çabası veriyor.
Düşünün yıllar öncesini…
Köylerin mahalle olmadan önceki hallerini hatırlayın.
Her kapıda beslenen; ineği, camışı, tavuğu, atı, eşeği, kediyi gözünüzün önüne getirin.
Kedi haricinde hiçbir hayvan alınmazdı eşikte içeri.
Köpeğin yeri kapı önüydü.
Etinden, sütünden, yumurtasından ve gücünden istifade edilen hayvanlar nasıl besleniyor ise köpekler de beslenirdi.
Diğerlerine sağlanan barınak, onun için de mevcuttu.
Peki, ne oldu?
İnsan köyü terk etti.
Satabildiği hayvanı satıp paraya çevirdi, satamadığını ise sokağa salıverdi, şehirli oldu.
Sokak saldığı hayvanda ardından şehrin yolunu tuttu.
Eskiden başıboş gezen hayvanlar listesinde atlar ve eşekler de vardı ama nesli kesildi.
Nadiren kediler ama yoğun olarak köpekler var sokaklarda.
“Dilsiz kullar” olarak tabir edilenler için de birçok noktada su ve yem kapları var, yeterli olmamak kaydıyla.
Alışık olmadıkları mamalarla beslendiği için gereğinden fazla irileşenler de var, kilo kaybedenlerde.
Doğal olmayan yöntemler, doğal olmayan sonuçlar doğurdu.
Şimdi de diyoruz ki “Nereden geldi bu kadar hayvan?”
Aslında hiçbir yerden gelmediler, vardılar.
Sadece bizim kümeleştiğimiz yaşam alanlarımızın her hangi bir noktasında da onlar kümeleşti.
Dağınık iken dikkat çekmeyen bu canlar, artık görmezden gelinemez bir nüfusa erişti.
Biz köye dönmeden azalmaları mümkün görünmüyor.
Ordu Büyükşehir Belediyesinin işi hayli zor ve bu zorluk her geçen gün katlanarak artacak.
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.