Büyük meselelerin görünümü ve işleyişi ne kadar saklanırsa saklansın, onun omurgasını oluşturan küçük meseleleri iyi irdelersek o büyük alanı düşünce minderinde tuş edemesek de açık düşürebiliriz. 

Her anı seküler yaşayacaksın sonra da sıkışınca veya gönlün isteyince “ Ey Tanrım” diye başlayacaksın. Bu, modern münafık halleri, asrın keşmekeşinde bazılarına normal gelse dahi, kişiliksiz bir inanç duruşudur. Ahlak raporunu, vicdan kurulundan geçirmeden iman binası inşaa edilemez.

Mesken alırken gösterdiğin hassasiyeti, ince eleyip sık dokumayı, duvarın rengi ile fayansın uyumunu, üç artı bir veya dört artı bir gibi yabancı evrimli tamlamaları, teknik donanımı, asansörü, ısınmayı ve daha nice estetik hassasiyeti... Aldığın evin her haliyle ( yükseklik/ imar/ sokak genişliği/ yeşil alan sorunu/ dikey beton yığını ve bildiğiniz diğer şeyler) şehrin ruhuna, estetiğin kalbine saklanmış bir hançer oluşu... Kim demiş insanlar dış görünüşe önem veriyor diye. Öyle olsaydı o upuzun betondan büyük yığınlar bu kadar ilgi görür müydü? Mesken konusunda herkes iç güzellik peşinde. İroni yaparken dahi rahatsız oluyorum.

Şimdi, küçük küçük saptamalarla bir büyük inşaa edelim. Market arabası, market, parfüm ve her ortamda yapay koku karmaşası, dışarıda yemek, gereksiz alış veriş, aksesuar ve dekorasyon çılgınlığı, araba park etme şekli, market poşetlerinin bagajdan alınıp eve taşınması... Gameti uzatmayalım. Bildiğiniz şeyler... Bunlar otuz yıl önce bize sunulan Amerikan kültürü... Bu gün bunlar bizim oldu... 

Bundan sonraki paragrafı siz koyun büyük resimdeki yerine. Yazım, başlığımla alakalı. Her kelimesi. Bazıları simetrik olur paragrafların, bazıları asimetrik...

İçindeki çukurları, tümseklerle doldurduğunda, düz bir yol belirecek; saçlarını rüzgar yaptığında elindeki uçurtmaya, gökkuşağının altından geçmene gerek kalmayacak. Gerçeği o kadar çok özleyeceksin ki... Lakin o özleyişin dahi yapay sevgilinin ( Yapay Zeka Sevgili) bilgisinde olduğundan, bitmeyen boşluk hissi veren hafızan teslim olacak. Bin yıl önce yaşayanlara, bugünkü teknoloji absürt gelirdi. Absürt bulma bu gelecek kuramını. Ya da bul... Son “ Gerçek Yıllardayız” nasılsa. Yüz yıldan az...

Yapay ahlak kuramı, içselleşmemiş inanç, tadı unutulmuş ya da unutturulmuş gerçek. “ Buhran” kapıda...

Büyük meselelerin görünümü ve işleyişi ne kadar saklanırsa saklansın, onun omurgasını oluşturan küçük meseleleri iyi irdelersek o büyük alanı düşünce minderinde tuş edemesek de açık düşürebiliriz. 

Böyle bakınca insan kaygılanıyor.
Ciddi bir uyanıştır bu sarmaldan çıkaracak olan...