SON DAKİKA
Hava Durumu

“GELECEK” için “DEVA” ile “GÜL” (3)

Yazının Giriş Tarihi: 18.03.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.03.2020 00:00

Seçmenin bu tavrı; siyaset etme heveslilerinin, yerinin kaybetmişlerin, kendini vaz geçilmez zannedenlerin de iştahını kabartıyor. 
Hal böyle olunca, yeni partiler ile tanışmamız da bir nevi mukadderat oluyor.
Son zamanlarda kurulan partiler ise bu tezi, tez olmaktan çıkarıyor. 
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçilmiş olması ile birlikte gerek Cumhurbaşkanı seçimi ve gerekse de hükümet kurma süreçlerinde yaşanan kısır çekişmelerin son bulması, bazı kesimlerin bu çekişmeler ve anlaş(a)mamalar üzerinden elde ettiği kazanımların minimize edilmesi, zannımca Türkiye Büyük Millet Meclisindeki sandalye dağılımının önemini ve üstün olmanın ne anlama geldiğini gözler önüne serdi. 
Sistemin aradığı 50+1 sonuç, partilerde isteyerek veya istemeyerek (ki her iki kesim açısından haklı gerekçeler öne sürülüyor) kendi aralarında çatı kurma gereği doğurdu. 
Malum olduğu üzere bu çatı oluşumları; Cumhur ve Millet ittifakı şeklinde hayat buldu. 
Cumhur İttifakı, Cumhurbaşkanlığı seçimi ile genel seçimlerinin galibi oldu. 
Özellikle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, Ak Parti kadrolarının ağır topu olarak görülen; bakanlık, başbakanlık, cumhurbaşkanlığı yapmış ismi Abdullah Gül üzerinden yapılan görüşmeler neticesiz kalmış, Millet ittifakı parçalı bir yapı ile katıldığı seçimlerde yüzde 47 buçuk gibi bir oy almıştı. 
Her iki ittifak arasındaki farkın kapanabilecek oranda olması ile “benzemeler” olarak adlandırılan ve siyasetin uç noktalarında bulunan partilerin (ki burada da bir parantez açmak gerekiyor çünkü HDP’nin meclis kürsüsünden ilan ettiği iş birliği, İyi Parti tarafından halen daha reddediliyor) bir araya gelmesi, sandıkta birbirine destek vermesi (ki u da bazı partiler halen daha kabul etmiyor) yerel seçimlerde meyvesini verdi, İstanbul ve Ankara gibi ülke misali şehirler Ak Parti’den CHP’ye geçti. 
AK Parti karşıtlığından öte; Erdoğan “Gitsin” anlayışında olan, tevdi edilecek göreve amade, dünden razı kesimlerin varlığı ise herkesin malumu. 
İyi Parti’yi de bu konumda gören, kabul eden ve yorumlayanlar olmasına karşın, yönetime hakim olan kadronun, pek de öyle düşündüğünü (Özellikle Ülkücü tabandan gelenler) düşünmüyorum, düşünmek dahi istemiyorum. Taban açısından baktığımda; 20 yıllık iktidar döneminde sistem dışına itilmiş kadroların varlığını görüyorum. Sebebi ister FETÖ olsun, isterse başka bir yapı ama bu bir realite olarak ortada duruyor. Saadet Partili seçmenin de bu anlayışla hareket ettiğini ve tepkili olduğunu görebiliyorum. 
Anlamaya çalıştığım taraf ise bir dönem Ak Parti’de siyaset etmesine, etkin ve yetkin kılınmasına rağmen, günümüzde mantar misali türeyen partiler. 
Onların hedefleri ne?  
"DEVAMI YARIN" YAZILACAK
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.