Ve de yiğidin bir babalar gibi özgürlüğünden vaz geçebilirken, yiğit olarak bildiklerimiz; “yerim dar, oynayamıyorum” diyebiliyormuş. Hatta sonrasında ise oyun bilmediğini söyleyip, kenardan izlemeyi tercih edenler, şarkıdan türküden anlamam diyenler, orkestra şefliğine bile göz dikebiliyormuş!
Oysa; Davutoğlu ile Babacan, orkestra içinde birer enstrümandır seçmen nezdinde.
Eksikliği hissedilebilen ancak ikamesi mümkün eksiklik olarak görülen.
Ak Partili seçmenin de “Neredeler” diye pek dertlenmediği isimler.
Öyleyse bu çabanın nedeni sadece nefsani olarak görülebilir mi diye sorulursa, zannetmiyorum diye cevap verebilirim. Ancak beşer olmaları hasebiyle “Belki” ibaresini şerh düşmek maksadıyla kullanabilirim.
“Peki kardeşim bu adamlar boş tenekemi?”
Sümme haşa!
Ya neden?
Nedenini de kendi hissiyatımla anlatayım, yazının bütününde olduğu gibi…
Meselenin özü, geçirilen onca seçimin ardında oluşan Cumhur İttifakı oylarının yüzde 50’ye yakınlaşmasıdır.
Dedim ya sistem 50+1’e endeksli diye.
İste bütün hesaplar, Cumhur İttifakından alınacak oylara yönelik. Küsuratın önemi yok ama toplamdaki etkisi çok. Erdoğan’ın oyu 50’nin altına çekilirse, kahraman olacaklar ve pay kapacaklar. Olmazsa da sessizce köşe çekilip, bir sonraki hamleye kadar antrenman yapacaklar.
Oylarını küsurat olarak tabir etmemi de farklı bir noktaya çekmeye gerek yok.
Eğer gün gelir, teşkilatlanmaya başlar ve kurucu olmak için toplumda karşılığı bulunanlardan teşkil ekipler sıraya girerse, belki oyları “Diğer” hanesine yazılan parti olmaktan kurtulurlar.
Şimdilik tabanda öyle bir karşılık bulmaları zor görünüyor. Kaldı ki Ak Parti ile yolları ayrılmış, yollarının ayrılma ihtimali yükselmiş, bir nevi Erdoğan’dan çizik yemiş isimlerle yürümekse bu ihtimali daha da güçlendiriyor.
Bu denklem içinde “GÜL” nerde mi duruyor?
Bu sorunun cevabı diğer sorulardan daha da kolay.
Yumurtaların tamamının aynı küfe konulmadığını bizi bilen herkes biliyor.
Yorum Ekle
Yorumlar
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Mehmet ÖZMADEN
“GELECEK” için “DEVA” ile “GÜL” (5)
Oysa; Davutoğlu ile Babacan, orkestra içinde birer enstrümandır seçmen nezdinde.
Eksikliği hissedilebilen ancak ikamesi mümkün eksiklik olarak görülen.
Ak Partili seçmenin de “Neredeler” diye pek dertlenmediği isimler.
Öyleyse bu çabanın nedeni sadece nefsani olarak görülebilir mi diye sorulursa, zannetmiyorum diye cevap verebilirim. Ancak beşer olmaları hasebiyle “Belki” ibaresini şerh düşmek maksadıyla kullanabilirim.
“Peki kardeşim bu adamlar boş tenekemi?”
Sümme haşa!
Ya neden?
Nedenini de kendi hissiyatımla anlatayım, yazının bütününde olduğu gibi…
Meselenin özü, geçirilen onca seçimin ardında oluşan Cumhur İttifakı oylarının yüzde 50’ye yakınlaşmasıdır.
Dedim ya sistem 50+1’e endeksli diye.
İste bütün hesaplar, Cumhur İttifakından alınacak oylara yönelik. Küsuratın önemi yok ama toplamdaki etkisi çok. Erdoğan’ın oyu 50’nin altına çekilirse, kahraman olacaklar ve pay kapacaklar. Olmazsa da sessizce köşe çekilip, bir sonraki hamleye kadar antrenman yapacaklar.
Oylarını küsurat olarak tabir etmemi de farklı bir noktaya çekmeye gerek yok.
Eğer gün gelir, teşkilatlanmaya başlar ve kurucu olmak için toplumda karşılığı bulunanlardan teşkil ekipler sıraya girerse, belki oyları “Diğer” hanesine yazılan parti olmaktan kurtulurlar.
Şimdilik tabanda öyle bir karşılık bulmaları zor görünüyor. Kaldı ki Ak Parti ile yolları ayrılmış, yollarının ayrılma ihtimali yükselmiş, bir nevi Erdoğan’dan çizik yemiş isimlerle yürümekse bu ihtimali daha da güçlendiriyor.
Bu denklem içinde “GÜL” nerde mi duruyor?
Bu sorunun cevabı diğer sorulardan daha da kolay.
Yumurtaların tamamının aynı küfe konulmadığını bizi bilen herkes biliyor.