SON DAKİKA
Hava Durumu

Suyumuz (Şimdilik!) Yağmura Endeksli

Yazının Giriş Tarihi: 15.08.2020 00:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 15.08.2020 00:00

Yazın gelmesiyle başlayan susuzluk, gökten düşen damlaların azlığı ile tavan yaptı.
Kuyulardan çekilen sular ile şehir merkezlerinin ihtiyacını karşılayan sistem, rakımı yüksek yerleşimlerde ve özellikle de eskinin köyleri şimdinin mahallelerinde gündelik hayatı zora soktu.
Hal böyle olunca da sosyal medya hesaplarından bilen de bilmeyen de ahkam kesmeye başladı.
Bu tepkilerinde haklılar mı, haklılar ama tamamen değil.
Esasen yıllık yağış miktarı göze alındığında, Ordu’da susuzluk diye bir sorunun yaşanmaması gerekir ama suyu tutacak; setleriniz, göletleriniz ve dahi barajlarınız yoksa işimiz (Her ne kadar bazıları espriyle karışık alaya alsa da) yağmur duasına bile kalabilir.
Coğrafyası bakımından tek bir noktada sus tutmaya elverişli olmayan memleketimizde, ben diyeyim 10, siz deyin 20 noktada, kışın yağan ve baharla eriyen kar sularının ve dahi gündelik yağmurların toplanacağı barajların inşası zarurettir.
Akkuş’tan Kumru’ya, Korgan’dan Aybastı’ya, Gölköy’den Mesudiye’ye, evvel emirde yapılması gereken bu barajlar, ivedilikle hayata geçirilmelidir.
Deniz seviyesinde kalan ilçelerde de benzer su toplayıcı göletlerin hayata geçirilmeli, su yataklarından pompalar ile çekilen suya alternatif olarak yedeklenmelidir.
Yüksek kesimlerdeki su kaynaklarının kendi cazibesi ile yakın ilçe merkezleri ile mahallelerinin ihtiyacını karşılaması, suyun isalesi ve tevzisi açısından harcanan elektrik maliyetini de minimum seviyeye düşürecektir.
Tüm bu yatırımları Ordu için hayata geçirecek olan ise biri dahili diğeri harici iki kurum; Devlet Su İşleri (DSİ) ve Ordu Su ve Kanalizasyon İdaresi (OSKİ) var.
Her ikisi de Ordu’nun su sorununu çözmek açısından gayret sarf ediyor mu? Ediyor.
Bu gayret yeterli mi? Hayır.
Yani?
Yanisi şu; planlaması yapılan işler için yeterli kaynak temininde sıkıntı var zira Ordu’nun herhangi bir noktasında yaşayan vatandaşın musluğu her açtığında bardağını doldurabilmesi için gereken yatırım maliyeti 100 milyon liranın çok çok üstünde. Kaynak temin edilse bile hayata geçirilecek projelerin bitirilmesi için de zaman gerekiyor.
Tahminim odur ki, Cumhuriyet’in 100. Yılında, su sorunumuz (Şayet afaki bir durum olmaz ise)
tarih olacak.
O zamana kadar ise pansuman tedbirler ile ihtiyacımızı gidereceğiz.
Suyu daha verimli ve zarureti kadar tüketeceğiz.
Kolay mı? Elbette ki değil.
Özellikle de alışkanlıklardan vazgeçmek kolay değil. Şehirdeki konforu köylerde de beklemek hakkımız. Lakin, biraz daha sabretmek gerekiyor.
“Eskiden eskiden, su doldururduk testiden” ve o testiler, güğümler ve dahi bidonlar ile taşıdığımız sular, her ihtiyacımızı görürdü. Yemeğinden bulaşığına, taharetinden banyosuna… Artık o günler eskide kaldı. Günlük banyo, bir düğmeye basarak bir seferde omzumuzda getirebileceğiz suyu klozetten boşaltma alışkanlığı edindik.
Kötü mü? Değil! Hatta çok da güzel bir alışkanlık ama maalesef kıt olan suyun sarfiyatını artırıyor.
Her alanda olduğu gibi su tüketiminde de eskilerin öğrettiği “İdare” sözcüğünü hatırda tutmakta fayda var. Sadece bolluğu bulana kadar, olanla yetinmek.
Bedel ödemediği için hoyratça tüketenler de yok değil.
Bir mahallede bahçe sulanırken, diğerinde taharet için su bulunamıyor. 
O sebeple her haneye sayaç takılması da su kullanımındaki (Bazı noktalar açısından söylüyorum) hoyratlığı sonlandırmak açısından olmazsa olmazdır.
Susuzluğun gerekçesi olarak ortaya atılan mesnetsiz söylemlerin gayesi ise açık.
Yerel ve genel açıdan “siyasi” tavır koymak ve “Biz buradayız” mesajı vermek.
Yapılan HES’lerin kesin ifadelerle susuzluğa neden olduğunu iddia etmek, gerçekle örtüşen bir durum değildir.
Lokal olarak boru içinde taşınan kısımlardaki canlı hayatı olumsuz etkilemesi söz konusudur ki bu nedenle can suyu bırakılması şarttır.
Can suyunun bırakılmaması ise suçtur. Sadece yasal zeminde değil hem vicdani hem de ilahi açıdan canlı hataya kastetmek manasına gelir.
Ordu’nun neresinde yaşarsa yaşasın, her bireyin temiz suya erişimi haktır.
Ve kimsenin bunun aleyhinde bir iddiası da yoktur.
Mesele sadece ve sadece akan derelerden, yağan yağmurun miktarına göre ihtiyacı karşılama alışkanlığından kaynaklanmaktadır.
İlgilisi de yetkilisi de vatandaşı da bu durumun farkındadır.
Gerekli olan önce para sonra da zamandır.
Bugünü özetleyen en güzel söz ise şu olsa gerek.
“Vermeyince Mabûd, neylesin Sultan Mahmut”
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.