Ordu coğrafyasında etkili isimler kimlerdi diye sorsak, herkesin bir çırpıda sayacağı isim sayısı; bir elin parmaklarını geçmez.
Kahır ekseriyeti de kongre sürecini, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin Cumhur ittifakına verdiği desteği bahane edilerek ayrılmış durumda.
Kala kala hasbel kader, hissiyatını beklentisiz koruyanlar var etmeye çalışıyor MHP’yi.
Hele İyi Parti’nin kuruluş sürecinde partiyi terk edenler için kullandığım “MHP’yi MHP yapanlar” tabirini ise sıklıkla kullanırım.
Yerel seçim sürecinde alınan sonuçlar da bu tespitimin doğruluğunu teyit etmiş oldu.
Önümüzde ise bir genel seçim var.
Patates, soğan fiyatlarından dem vurarak algı oluşturulan bir ortam…
Patates ile soğan ve dahi et fiyatına atıfta bulunup oy verecekler ile İHA, SİHA, TCG ANADOLU vesair savunma sanayiindeki gelişmelere bakıp oy vereceklerin rekabeti yaşanacak.
Zaman daraldı, geri sayım başladı.
Cumhurbaşkanı adayları bile Ordu mitinglerini yapıyor lakin MHP Fatsa teşkilatı halen tercihini yapmış değil.
“Kapı kapı gezilecek” denilerek yapılan ilk açıklamanın ve verilen startın ardından sessizliğe büründü.
Biliyorum ki MHP Birinci sıra milletvekili adayı Naci Şanlıtürk ile Üçüncü sıra milletvekili adayı Doğukan Ak ile MHP Fatsa İlçe Başkanı Murat Kaçak’ın arası pek de iyi sayılmaz.
Geçmişte yaşanan ve herkesin kendini haklı gördüğü meselelerin üstü bir türlü kapanmadı.
Seçim zamanı bile ilan edilmeyen sulhun, seçimden sonra nereye varacağı ise belli değil.
Tahminen hiç de iyi bir neticeye varmayacağını söylemek mümkün.
Partisinin milletvekili adayına destek vermeyenin sandıkta kullanacağı oy ya şaibeli olur ya da şaibeye neden olur.
Genel merkezdeki dayanılan dağlar, kim bilir seçim sonrasında yıkılıverir ama mutlaka fatura kesecek birileri olur ve de o faturanın muhatabı…
Yerel seçimlerde şekillenen ittifak sürecindeki en ufak bir sarsıntıya istinaden “Bizim için yüktü” minvalinde yapılan ancak akşam saat beş olmadan silinen tivitlerin sahipleri artık MHP çatısı altında siyaset etmiyor. Biri görevden alındı, diğer partiden ihraç edildi.
Maksadı anlaşılamayan canlı yayının neden yapıldığı, kime ne mesaj verilmek istendiği bugün dahi muamma.
Kazanılsa da kaybedilse de sürecin muhasebesi yapılacak.
Kimler üzerine düşen vazifeyi yaptı, kimler yapmadı sorulacak.
Kurumsal yapıya kim zarar verdiyse, bedelini ödeyecek.
Şimdiden hatırlatmada fayda var, kapımız çalınmadı bahanesine sığınmak yok.
Neden mi?
Oturduğunuz makam, hem sokağı, hem adayı, hem seçmeni ve hem de seçimi koordine etme makamıdır da ondan.
Vazife beklemeden, vazifeye atılanların emekleri üzerinden tesis edilmiş makamdır da ondan.
Nerede büyük olunacak, nerede büyüklük edilecek, bilinmesi gereken makamdır da ondan.
Aday listesine ya da adayların sırasına itiraz ettiniz mi bilinmez ama açıklanan listenin yanında, arkasında, sağında ve solunda durmanız gerekirdi.
Dar çerçeveli ve dar kadrolu bir yönetim anlayışı, kısa süreli baharlar getirebilir ama bu durumun uzun soluklu olması mümkün değildir.
MHP Genel merkezi bu durumdan ne denli haberdar ve tarafları ne şekilde ve hangi üslup ile uyardı ya da uyardı mı diyeceğim ama yaşanan realiteye bakılırsa ya umursamamış ya da seçimlerin sonucuna odaklanmış. Taraflar da ha keza aynı ruh hali ile arzı endam ettiğine göre sürecin çözümü, seçimden sonrasına ve çıkacak sonuçlara bırakılmış.
Dikkat edin de kayıkçı kavgası yaparken, kayıktan da kürekten de olmayın.
Vebali büyük olur.
Yıllar sonra da çıkıp “Yanlış mıyım” demeyin, şimdiden söyleyeyim.